DİJİTAL ŞİRKETLERÜRETİM

Dijital dönüşüm yatırımları iş sürekliliğine büyük katkı sağlayacak

0

Üretim sistemlerindeki parametrelerin optimizasyonu ile maliyet/gelir faaliyetlerinin önemine değinen Şişecam Bilgi Teknolojileri Başkanı Gökhan Kıpçak, “Sistemlerin, süreçlerin, girdi ve çıktıların her türlü dijital ortamlardan güvenli bir şekilde görünür hale gelmesi ve yönetilmesi önemli rekabet avantajı yaratacak.” diyor.

Türkiye’nin en köklü kuruluşları arasında yer alan Şişecam; düzcam, otocam, cam ev eşyası, cam ambalaj ve cam elyafı gibi camın tüm temel alanları ile soda ve krom bileşiklerini kapsayan kimyasal iş kollarında küresel bir oyuncu. Şişecam bugün, dünyada cam ev eşyasında en büyük iki, cam ambalaj ve düzcamda ise en büyük beş üretici arasında yer alıyor. Soda üretiminde dünyada ilk sekiz arasında bulunan şirket, aynı zamanda krom kimyasallarında da dünya lideri.

“Önüne iddialı küresel hedefler koyan bir şirketiz. Tüm faaliyet alanlarımızda değer yaratmaya odaklanan ve operasyonel mükemmelliği hedefleyen bir strateji izliyoruz.” diyen Şişecam Bilgi Teknolojileri Başkanı Gökhan Kıpçak, bugün 22 bin çalışanı, dört kıtaya yayılan üretim faaliyetleri ve 150 ülkeyi aşan satışları ile Türkiye, Almanya, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Slovakya, Macaristan, Bosna-Hersek, Rusya Federasyonu, Gürcistan, Ukrayna, Mısır, Hindistan ve ABD olmak üzere toplam 14 ülkede, uluslararası ölçekte faaliyet gösterdiklerini paylaşıyor. 

İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra aynı üniversitenin İşletme Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamlayan Gökhan Kıpçak ise çalışma hayatına 1988 yılında başladı. Bilgi Teknolojileri alanında uluslararası şirketlerde uzun yıllar Türkiye’yi ve farklı coğrafyaları kapsayan sorumluluklar üstlenen Kıpçak, üst düzey yönetici pozisyonlarında da görev aldı. 20 Mayıs 2019 tarihinden bu yana da cam ve kimyasallar sektörlerinin global oyuncusu Şişecam’da Bilgi Teknolojileri Başkanı olarak görevini sürdürüyor. 

“Pandemi, Şişecam’ın çalışma şeklini kökten değiştirerek dönüşüme hız verdi”

2020 hemen hemen her sektör için hem zor hem de devrim niteliğinde bir yıl oldu. İçerisinde bulunduğumuz dönemin Şişecam’a yansımalarını Gökhan Kıpçak şöyle anlattı:

“Küresel salgının gölgesinde geçen 2020 yılı gerek şirketler, gerekse bireyler açısından ilk defa yaşanan deneyimlerle dolu bir yıl oldu. Şişecam’ın 85’inci yılını kutladığımız 2020 yılı bizim için ise zorlu koşullara rağmen köklü dönüşüm adımlarını attığımız önemli ve sıra dışı bir yıl oldu. 

Tüm faaliyetlerini tek çatı altında örnek alınacak bir başarıyla birleştiren Şişecam, yüzde 49 ile Türkiye’nin halka açıklık oranı en yüksek sınai şirketi oldu. Tüm faaliyetlerin tek çatı altında birleşmesi ile birlikte küresel vizyonumuzu ve stratejik hedeflerimizi destekleyecek bir kurumsal yapıya ulaşmak için tedarik zinciri, finans ve insan kaynakları alanlarındaki dönüşüm projeleri de başarıyla devreye alındı.

Farklı iş kollarında dört kıtaya yayılan bir coğrafyanın daha etkin yönetimini mümkün kılan, aynı zamanda çevik, hızlı ve yalın bir küresel yapılanmayı beraberinde getiren bu birleşme, organizasyonel tasarım, iş süreçleri ve bunların üzerinde koştuğu teknoloji platformlarının değişimi ile de destekleniyor.

Şişecam’ın çalışma şeklini kökten değiştiren bu dönüşümün en kritik yılının, yaşanan salgın hastalık sebebi ile iş dünyasındaki ciddi volatilite ve değişimlere denk gelmesi ise bu dönüşüme hız verdi.”

“Sürdürülebilir rekabet gücüne erişmek için dijital dönüşüm çalışmalarına başladık”

Dönüşüm sürecini başarıyla sürdüren Şişecam, bu süreçte teknoloji tarafında da radikal kararlar aldı. Kıpçak, özellikle yeni nesil teknolojilerin üretim sürecinde ve şirket genelinde konumlandırılmasını detaylandırdı:

“Bu dönemde radikal olmayan bir karar almadık desem herhalde pek yanlış olmayacak. Belki daha da önemlisi, pek çoğuna yakın zamanlarda başlamamız ve paralel yürütmemiz oldu, zira bu durum şüphesiz kompleksiteyi artırıyor ancak bütünsel tasarımlara da fırsat veriyor. Elbetteki bunların hepsine 2020 de karar vermedik. Sadeleşme ve dönüşüm, Şişecam için yıllar öncesinden başlamış bir inisiyatif. 2020 yılını bu çalışmaların sürdürülmesi, desteklenmesi ve en güncel teknolojilerle güncellenmesi ile geçirdik. 

Aralarında en hızlı olanı doğal olarak bütünleşik dijital ofis ortamı gerekliliklerinin tamamlanması ve adaptasyon oldu. Çalışanların tüm yaşam pratiklerini uzaktan da icra edebilme mecburiyetleri, çalışma aktivitelerinin de uzaktan yapılabilmesinin kültürel değişim dirençlerini ortadan kaldırdı. Dolayısı ile yıllar mertebesindeki değişim hızı aylar/haftalara indi. Ancak Şişecam’ın küresel salgının etkisiyle beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan bu ani karşılaşmaya hazır olmanın avantajlarını yaşadığını söyleyebilirim. 

Bundan hemen sonra, Şişecam dönüşümünün teknolojik makinası olan süreç otomasyon sistemlerinin devreye alınmasını hızlandırdık. Şişecam’ın geçmişe dayalı köklerinden güç alan, rekabet avantajı yaratan güçlü mühendislik ve yönetim becerileri ile geleceğe kanatlandıracak olan “Kökler ve Kanatlar” isimli çok önemli bir dönüşüm programı bulunuyor. Bu program çerçevesinde tüm süreçlerimizi elden geçiriyoruz. Öncelikle kendi içlerinde harmonize ederken endüstri standartlarına göre iyileştiriyoruz. Yeni şirket yapısına göre, güncel teknolojilerle uçtan uca tekrar tasarlarken, veriye dayalı rekabet yaratma kaslarımızı da geliştiriyoruz. Geçmişteki solo yapılara hizmeten kurulmuş farklı ERP sistemlerin tekleşmesi ve süreçlerin uçtan uca bağlanması buradaki en önemli amacı oluşturuyor. Ayrıca kullandığımız sistemlerin en güncel versiyonlarına terfi ederek verimlilik ve hızımızı maksimize etmeyi hedefliyoruz. 

Bir diğer başlık da operasyonel üretim teknolojilerini iyileştirmek ve geliştirmek oldu. Bilgi Teknolojileri olarak göreceli bizim için yeni bir alana girmiş olduk. Üretim hatlarında çalışan pek çok akıllı cihaz bulunuyor, bunları aynen IT envanterindeki cihazlar gibi yönetebilmek için keşif, strateji belirleme, güvenlik, yazılım ve donanım iyileştirme, veri ve analitik ile faydayı maksimize etme fazlarında çalışmalar yapıyoruz. Endüstri 4.0 ve üzeri teknolojilerin şirketimizin çapındaki üretim şirketleri için önemli fırsatlar vadettiğine inanıyoruz. Bu sebeple, üretim tarafında büyük veri ve ileri analitiklerden faydalanmak üzere yeni nesil teknolojilere yatırım yapma kararı aldık. Bu, 2020’den daha öncesine alınmış “üretimde djitalleşme” stratejimize paralel bir karardı. 2020 bunun için en uygun altyapı ve mimariyi belirleme ve fabrikalardaki ortamı, üretim sistemlerini güvenli bir şekilde veri almaya hazırlama dönemiydi diyebiliriz. 

Ayrıca Şişecam olarak bu dönemde IT yönetim süreçlerimize ve teknolojik altyapımıza yatırım yaparak geliştirmeyi, iş sürekliliğini sağlayacak, esnek, yeni nesil, bulut tabanlı sistemlere geçiş yapmayı hedefledik. Bu sayede, yeni normalde şirketimizin sürdürülebilir rekabet gücüne erişmesi için gereken dijital dönüşüm çalışmalarını gerçekleştirmeye başladık. Harmonize edilmiş süreçlerin ve servislerin yeni nesil altyapılar üzerinde çalışmaya başlaması, üretim teknolojileri ve sistemleri ile entegre edilmesi, şirketimizin veri ile rekabet etmesini sağlayacaktır.”

“Güvenlik çözümlerinin bulut tabanlı olması ve uyumlu çalışabilmesi en önemli kriterimiz”

Dijitalleşme bir taraftan hız kazanırken siber tehdit aktörleri de sektör ayırt etmeksizin hiç durmadan çalışıyor. Şişecam’ın altyapı ve güvenlik noktasında aldığı aksiyonları ise Gökhan Kıpçak şöyle yanıtlıyor:

“Öncelikle güvenlik konusunun son yıllardaki hızla artan önemine değinmekte fayda var. Kurumların veriye dayalı rekabet gerekliliği, doğal olarak verinin daha fazla tüketilmesi dolayısı ile daha çeşitli kaynaktan veri toplanması mecburiyetini getirdi. Ek olarak, veri ölçen cihazların bulunurluğu, hacmen daha fazla üretildiklerinden fiyatlarının düşmesi ve piyasadaki uzmanlık arzı ciddi oranda arttı. Kısacası daha çok kaynak dinliyor ve kararlarımızı veriden hareketle vermek istiyoruz. Ancak eskiye oranla korunması gereken çok daha fazla kapımız oldu ve üstel olarak artıyor. Ayrıca bu artış, ölçerek sayısallaşan her şeyin sahipliği, mahremiyeti ve sürdürülebilirliği gibi sorunları da ciddi oranda artırdı. Dolayısıyla siber Güvenlik, salgın öncesinde de kurumların daha fazla ilgi ve para harcadıkları bir konu olmuştu.

Pandemi ile değişen durum ise aslında bu konuya gerekli önemi zamanında vermeyen şirketlerin, salgın döneminde dijitalleşme çabalarının çoğu kez onları hazırlıksız bir şekilde yeni bir arenada ticaret yapmaya mecbur etmesidir. Bu durum elbette ki bilgi, yazılım ve donanım olarak oldukça hazır hale gelmiş siber saldırganlara çok güzel kolay fırsatlar sundu. Kısaca saldırgan için de koruyan için de artan fırsat alanları genel olarak Siber Güvenlik sektörünü büyütüyor. Artık çok daha organize saldırılara tanık oluyoruz. Ancak halihazırda özellikle pandemi sırasında başka bir mecrası kalmayan ticaret hayatı, mecburen her türlü riskine rağmen dijitalleşiyor ve siber güvenliğe daha fazla yatırım yapıyor ve yapacak. 

Şişecam olarak biz de siber saldırı risklerinden korunmaya yönelik risk azaltıcı projeleri/inisiyatifleri siber güvenlik stratejimiz ve yol haritamız doğrultusunda yoğun bir şekilde hayata geçirmeye devam ediyoruz. Projelerimizi üç ana başlıkta topladığımızı söyleyebilirim: IT altyapısını (bulut, ağ altyapısı, uygulama, cihaz, son kullanıcı sistemleri) korumaya yönelik projeler, üretim ortamında kullanılan operasyonel teknoloji bileşenlerinin (OT) güvenliğini sağlamaya yönelik projeler ve uyum (GDPR, KVKK, EPDK, SPK) gereksinimlerinin sağlanmasına yönelik projeler.

Güvenlik operasyonu süreçlerini dış kaynak modelinde hizmet alarak yönetiyoruz. Genel olarak seçtiğimiz güvenlik çözümlerinin bulut tabanlı olduğunu ve bu çözümlerin birbiri ile uyumlu çalışabilmesinin bizim için en önemli seçim kriteri olduğunu söyleyebilirim.”

“Dijital ortamlardaki görünürlük ve yönetim, sektörde önemli rekabet avantajı yaratacak”

Üretim sektöründe, dijital dönüşüm süreçleri ile teknolojik yatırımların katma değerini değerlendiren Kıpçak, Şişecam’da üretimin çeşitlilik, hacim ve  karmaşıklığı ile sofistike bir orkestrasyon gerektirdiğini vurguluyor ve devam ediyor:

“Mimari camlar, otocam, cam ev eşyası, cam ambalaj, cam elyafı, kimyasallar ve maden işletmeleri benzerlikleri çokça olan ancak farklı faaliyetler. Tedarik zinciri ise bu yapının büyüklük ve çeşitliliğinden doğan optimizasyon fırsatları ile dolu.  Bu bağlamda, sistemi yönetmek adına  yaptığımız her teknolojik dokunuş, Şişecam için büyük tasarruflar, çevre ve sürdürülebilirlik adına görünür farklar yaratmaktadır.

Sektörel olarak baktığımızda üretimde dijitalleşme, diğer sektörlerde olduğu gibi gelir artırımı, operasyonel maliyetlerin düşürülmesi, iş gücü ve müşteri deneyiminin artırılması ile sahip olunan varlıkların daha iyi/verimli kullanımı gibi konularda katkı sağlayacaktır. Üretim sektöründe bu alanlarda sağlanan faydanın etkisi diğer sektörlere göre farklılaşabilir. Ancak IoT ve ileri analitik çözümlerin üretim parametrelerinin optimizasyonu ile sağlanacak maliyetlerdeki faydanın diğer sektörlerde sağlanacak maliyet avantajından daha yüksek olacağı görüşündeyim. RPA ve yapay zekanın tekrarlanan işlerde sağlayacağı iş gücü avantajı da benzer olacaktır. 

Ayrıca dijital dönüşüm yatırımları, üretim sistemlerinin şirket içinde şeffaf bir şekilde izlenebilirliğine ve iş sürekliliğine büyük katkı sağlayacaktır. Üretim sistemlerinde meydana gelebilecek kesintileri önleyen, kesintiye sebep olabilecek faktörleri önceden kestirebilen ve önlem alabilen, üretilen ürünün kalitesini ve verimini etkileyen parametrelerin optimizasyonu ile maliyet düşürücü veya gelir artırıcı faaliyetler en önemli katma değerlerdir. Sistemlerin, süreçlerin, girdi ve çıktıların her türlü dijital ortamlardan güvenli bir şekilde görünür hale gelmesi ve yönetilmesi önemli rekabet avantajı yaratacaktır.”

“Hedefimiz, ürettiğimiz teknoloji çözümlerinin kalitesini ve üretim hızını artırmak”

Yakın ve orta vadede ajandalarında bilgi teknolojilerine yönelik ne gibi yatırımlar olacağını sorduğumuz Gökhan Kıpçak, Bilgi Teknolojileri alanında ana önceliklerinin, başlattıkları büyük çaplı dönüşüm programlarının ürettiği standartları ve çözümleri demokratize ederek tüm kurum içinde eksiksiz kullanıma açmak olduğunu söylüyor. Ayrıca yapısal dönüşümün fırsat açtığı Ortak Hizmet Merkezi kurulumlarını daha da artıracaklarını ekliyor. “Şişecam’ı tek bir veri ve süreç standardında ve tek bir teknoloji platformunda yönetmek istiyoruz.” diyen Kıpçak, şirket hedeflerini şöyle sıralıyor:

“Ajandalarımızın odağını oluşturacak projelerin başında bize “Veri ile Rekabet” avantajı yaratacak olanlar gelecektir. Bu bağlamda üretim tarafında daha fazla alandan/noktadan daha fazla veri toplayacağız. Bunlarla anlamlı olan yerlerin dijital kopyasını çıkartacak sonrasında yapılan matematiksel modellemeler ile fayda üreteceğiz. Finans piyasasının ve paranın sanallaşması bu alanda gerek verimlilik fırsatları gerekse güvenlik riskleri anlamında teknoloji yatırım alanı yaratıyor. 

Basitleşen süreçler ve artan teknoloji tüketimi çalışan profillerinde “yapan”dan “analiz eden”e doğru dönüşüm ihtiyacını ortaya getiriyor. Gerek bu bağlamda yüksek kalibrasyonlu çalışan için cazibeyi artırmak, gerekse organizasyona katılan yeni jenerasyonun teknoloji beklenti ve ihtiyaçları, bizi İnsan Kaynakları alanlarında yatırımlarımızın artışına yönlendiriyor. 

Bilgi Teknolojileri olarak hedefimiz, ürettiğimiz teknoloji çözümlerinin kalitesini ve üretim hızını paralel olarak artırmak. Söylemesi kolay ancak olunması ciddi planlama, yatırım, icra yetkinliği ve zaman gerektiren bir konudan bahsediyoruz. Bu bağlamda tedarikçilerimiz ile ortak birçok inisiyatifi yöneteceğiz çünkü artan bilgi çeşitliliği ve derinliği ihtiyacının tümünü iç kaynaklardan bulmak ve sürdürmek mümkün değildir. Ayrıca her geçen gün raf ömrü daha hızlı düşen IT çözümlerinin yenilenme hızının artması gerekliliği artık sadece IT departmanının inisiyatifinde olmaktan çıktı. Son pandemi gerçekliği, bu durumu tekrar teyit etmiş, pek çok şirket hazırlıksız olduğunu geç fark etmiştir.”

Turkcell teknolojilerinin desteğini hangi alanlarda alıyorsunuz?
Şişecam Global MPLS altyapısı (Yurt içi ve dışındaki fabrikalar, Ofisler, Paşabahçe Mağazaları, Maden Tesisleri, veri merkezleri) ve SD-WAN hizmetini bize Turkcell sağlıyor. Aynı zamanda ağ altyapısı ile ilgili tüm operasyonel süreçleri de (7/24 izleme, olay yönetimi, talep yönetimi, değişiklik yönetimi vb.) Turkcell’den hizmet olarak alıyoruz.

“Yeni Normal” sizce sektörü nasıl etkileyecek, bu konudaki öngörüleriniz neler?
“Yeni Normal” tanımı olarak ticaretin her alanında yani tedarik, üretim, satış ve dağıtım alanlarında dijitalleşme gerekliliğini kabul edersek, sektörümüzün bundan en fazla etkileneceği açıktır. Bu durum aslında gene görece ‘yeni normal’in etki ve fırsatlarının fazlalığına işaret ediyor. Özetle, üretim ve tedarik zinciri alanında teknoloji kullanılarak yapılabilecek çok iş var. 

Öngörülerimiz ve bunlara dayalı yukarıda bahsettiğimiz stratejilerimiz ise şöyle: Öncelikle kurum olarak saha üretim süreçlerinin hızla dijitalleşmesi, buralarda sadece insan tecrübesine dayalı mikro yönetimlerin, öğrenen sistemlerle desteklenmesi. Fabrikaların uçtan uca modellenmesi ile şimdiye kadar görülemeyen bir vizibilite yakalamak, buradan hareketle maliyet düşürülmesi, spesifik müşteri beklentilerini karşılayabilen üretim kabiliyetlerinin geliştirilmesi. Özellikle Şişecam gibi büyük ölçekli şirketler için tek noktadan yönetim ve karar verebilme kabiliyetinin geliştirilmesi doğru ve hızlı kararların önünü açacaktır. Teknoloji şirketlerinin ürün ve hizmetlerinin uzaktan verilebiliyor ve yönetebiliyor olması, üretim sektörleri için de bir rol modeldir.

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up