MakalelerSİBER GÜVENLİK

Veri miktarı arttıkça dijital dönüşüm artık seçim değil!

0

İşletmeler üzerinde muazzam bir baskı oluşturan küresel salgın, teknolojiyi pek çok kuruluşun ajandasında en üst sıraya taşıdı. Şirketler bu süreçte çevik ve uyarlanabilir olmanın, inovasyonun ve değişimin hızını kısa sürede artırabilmenin önemine odaklandı. COVID-19 salgının işletmelere öğrettiği en kritik faktör ise piyasadaki ani kesintilere her an yanıt vermeye hazır olmaktı. Bu da dijital dönüşümü bir gecede zorunlu hale getirdi. Geçmişte teknolojiyi benimsemekte yavaş olan çoğu şirket, son aylarda ayakta kalabilmek için teknoloji yatırımlarını hızlandırdı. Dijital değişim, hızla bir norm haline geldi ve işletmeler hızla, güvenle ve sakinlikle yön değiştirebilen akıllı işletmeler olmaya başladı. Ekonomi yeniden toparlanmaya başlarken teknoloji de hayatın genelinde daha büyük bir rol oynamaya devam edecek. 

1- Büyük veri, yapay zeka ve tahmine dayalı analitik ile doğru hamleler

Hiper bağlantılı bir dünyada, artık en ufak eylemler bile şirketlere büyük miktarda veri sunuyor. Birçok işletme büyük veriyi yakalamanın ve kullanmanın avantajlarını fark etmiş olsa da bazıları henüz bundan yararlanabilmiş değil. Bu konuda en hızlı hareket eden işletmeler de sunulan ödülleri rakiplerinden daha hızlı bir şekilde elde ediyor. Önceden iş operasyonunun bir yan etkisi olan veriler, şirketlerin artık itici gücü olarak varlığını sürdürüyor.

İşletmeler kritik kararlar almak için verilere daha fazla güvenmeye başladıkça bağımsız güvence, bu kararları doğru almak için giderek daha önemli hale geliyor. Bu nedenle ileri görüşlü ve veri odaklı kuruluşlar, verinin doğruluğundan olduğundan emin olmalıdır. İşletmeler kendi verilerinin kalitesini ve doğruluğunu garanti etmekte %100 emin olamıyorsa üçüncü taraflardan destek almalıdır.

Uzun yıllar daha ilerlemesi beklenen veri trendi, tahmine dayalı analitiğin kullanımını da artıracak. İşletmeler geçmiş ve anlık faaliyetler hakkında fikir oluşturmak için veri analitiğini kullanacak. Veri analitiği, değişimi yönlendirmek ve iş avantajını gerçekleştirmek için isteğe bağlı aşamaları belirlemeye yardımcı olacak. Öte yandan, sezgisel teknoloji ilerledikçe ve daha erişilebilir hale geldikçe, önümüzdeki 12 ay boyunca her ölçekteki şirket, akıllı analitiği yönlendirmek için yapay zekayı (AI) benimsemeye başlayacak. Bu bağlamda AI, gelecekteki olaylara ilişkin değerli tahmine dayalı içgörüler bulmak ve bunların kilidini açmak için “dağınık” büyük verileri eleyerek makinelerin öğrenmesine izin verecek. Bu, işletmelerin stratejilerini gelecekteki olası sonuçlara daha iyi uyarlamalarına ve pazarda avantaj elde etmelerine olanak tanıyacak.

2- 5G ile teknoloji ve mühendisliğin inşası

İleri görüşlü şirketler, önümüzdeki dönemde uzak iş gücü yeteneklerini geliştirmek için 5G ağlarını iş stratejilerine dahil etmeye çalışacak. Bu bakış açısının arkasında ise nesnelerin interneti (IoT) stratejisini geliştirmek yer alıyor. Şirketler kendi ürün veya teklifleriyle kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi, büyük verileri analiz ederek ve daha hızlı uyarlayarak ürünlerini pazara daha hızlı sunmayı hedefliyor. Giderek artan ağlarla da işletmelerin erişilebilir ve kullanılabilir verilerdeki büyük artıştan yararlanmaları bekleniyor.

Dünya genelinde 5G ağlarına daha fazla erişim ve kullanım, tartışılan tüm temel eğilimleri destekleyecek ve hızlandıracak. Veri çıkarma ve analizi ise işletmeler için günlük yaşamın bir parçası haline gelecek. Hiper otomasyona yönelik bu eğilim de teknoloji ve mühendisliğin birleştirilmesini her zamankinden daha önemli kılacak. İşletmelerin bu yeni teknolojilerden gerçekten yararlanabilmeleri için teknolojilerin doğru bir şekilde geliştirilmeleri ve benimsenmeleri gerekecek.

3- Siber güvenlik dijital dönüşüme dahil edilmeli

Teknoloji ilerledikçe, kuruluşların siber risk seviyesi de artıyor. Öyle ki veriler dijital dönüşümün sadece büyük işletmeler, şirketler ve devlet kurumları için değil, her büyüklükteki işletme için bir öncelik haline geldiğini ortaya koyuyor. 5G ile yapay zeka, büyük veri ve veri analitiğini besleyen veri üretimindeki sıçrayışa uzaktan çalışma trendi de eklenerek siber tehdit ortamı genişlemeye devam ediyor ve mobil uç noktalar, tercih edilen saldırı vektörü haline geliyor. Yeni normal gerçeklerinin teşvik ettiği bulut bilişimde hizmet olarak yazılım, bulutta barındırılan süreçler ve yükü artıran depolamayla günden güne hızlanıyor. Şirketler bulut yapılarını korumaya çalışırken bulut güvenliğine ait bütçe tahsisleri tek haneli rakamlardan iki haneli rakamlara yükseliyor. Yapay zekanın savunma uygulamaları da giderek artıyor ve bu da hiper otomasyon trendini tetikliyor. 5G’ye geçiş sürecinde ise şirketler istismar edilecek güvenlik açıkları, bu güvenlik açıklarını düzeltme süresi ve güvenli 5G ağları kullanılarak uygulanan protokoller gibi durumlarla karşı karşıya kalıyor. Buradaki potansiyel tehditlere ilişkin çok sayıdaki güvenlik uyarısı, BT uzmanlarının tek başına üstesinden gelemeyeceği kadar fazla. 

Dönüştürücü teknolojilere yapılan yatırımlar şirketleri, onların müşterilerini ve diğer hayati varlıkları koruyamadığı durumda herhangi bir anlam ifade etmiyor; çünkü BT ve operasyonel teknoloji (OT) entegrasyonu, yeni bağlantılar ve veri kaynakları potansiyel güvenlik açıklarını da beraberinde getiriyor. Burada, şirketlerin kendisi ve iş ortaklarını kapsayan ekosistemdeki noktaları birleştirmesi gerekiyor. Dijital dönüşüm söz konusu olduğunda ise BT karar vericileri, en önemli öncelikler arasına siber güvenliği dahil etmekle kalmıyor, aynı zamanda en büyük ikinci yatırım önceliği olarak konumlandırıyor. Siber güvenliğe yapılan yatırımlar, kuruluşların kritik iş varlıklarına, tehdit ortamlarına ve siber yeteneklerinin olgunluğuna dayalı olarak siber dayanıklılık düzeylerini anlamalarına olanak tanıyor. Ek olarak entegre gösterge panoları, kuruluşların siber dayanıklılık düzeylerini izlemelerine olanak tanıyor ve operasyonel ve yönetsel kitleler için özelleştirilebiliyor. Siber güvenlikteki etkili uygulamalar, kurumsal dengesizliği gidermekle kalmıyor, güvenlik standartlarını, politikalarını ve uygulamalarını ele alarak, iş birliğini ve bilgi paylaşımını artırıyor. Bu da ortaklar arasındaki iş birliğini artırarak siber güvenliği yüksek olan kuruluşun büyük resmini sunuyor.

Kalite güvencesi, güven ve güvenlik, geleceğin teknolojisinin başarılı olmak için bağlı olduğu üç temel gereksinimdir. Bu gereksinimlerin herhangi bir dijital dönüşümün merkezinde olması ise sistemlerin test edilmiş ve garanti edilmiş olarak güvenilir bir şekilde çalışmasını sağlar. Dijital çözümler oluşturma, test etme, ölçeklendirme, operasyon hızı ve güvenlik becerisini birleştirilen kuruluşlar ise bu yeni teknolojilerin ortaya çıkardığı potansiyelden yararlanırken sektördeki mümkün olan en iyi konumda yer alacak.

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up