YÖN VEREN LİDERLER

5G’nin yaygınlaşması yeni yatırımları da beraberinde getirecek

0

Bilgi Teknolojileri ile çağ atlayan iletişimin telekomünikasyon ile zirveye yerleştiğini söyleyen TEDER Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Özeren, “Sektörde yapay zeka, nesnelerin interneti ve 5G gibi teknolojiler yaygınlaşarak hem günlük yaşamı hem de endüstriyi dönüştürecek.” dedi.

2002 yılında kurulan Telekomünikasyon İnternet ve Bilgi Teknolojileri Derneği (TEDER), üniversiteler ve iş dünyasından telekomünikasyon konusunda uzmanlar ile çalışmalar yürütüyor. TEDER’in ilgilendiği konular ise bireysel problemlerden daha çok, milyonları ilgilendiren çalışmaları kapsıyor. TEDER, işin daha çok regülasyon ve politikası üzerinde çalışıyor; kalıcı çözümler, yasal düzenlemeler ve yol haritaları oluşturma üzerine çalışmalar yapıyor. Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve özel şirketler ile ortak çalışmalar yürütüyor. 

5G ile bilgiye erişmenin artık daha hızlı olacağını söyleyen TEDER Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Özeren ile yeni nesil teknolojilerin dünyaya etkisini ve sektörün geleceğini masaya yatırdık…

Pandemi sürecinde TEDER’in çalışmalarında neler değişti? Bu süreci, sizin tarafınızda farklı kılan noktalar neler oldu?

Tüm dünyayı etkileyen pandemi ile mücadele süreci hiç şüphesiz ki herkesin çalışma koşullarında değişikliğe gitmesine neden oldu. Yeni normal olarak adlandırılan bu yeni düzende, yazılım ve donanım sektörünün tüm süreçlere daha çok dahil edilmesi gerekiyor. Bu süreçte dijital altyapının çok büyük önem taşıdığını söyleyebilirim. Süreç içerisinde insanlar, ofislerinden daha çok evlerinde oldular ve uzaktan çalışmaya başladılar. Biz de daha çok bireysel zaman geçirilen bu süreçte, tüm rutinlerimizi teknoloji sayesinde online ortamda sürdürebildik. Online ortamda çalıştık, toplantılarımızı ve iş yapış şekillerimizi bu yeni düzene göre revize ettik. 

Telekomünikasyon sektörünün 2020 yılını nasıl değerlendirirsiniz? Salgın sürecinin sektöre etkilerini konuştuğumuzda daha çok olumlu tarafı mı yoksa olumsuz tarafı mı ön plana çıkıyor?

Telekomünikasyon sektörü, günümüzde değişim ve gelişime en açık sektörlerden birisi. Dahası, ülkemizde diğer sektörler için bir kaldıraç vazifesi görüyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından en son açıklanan 3 aylık pazar verileri raporuna göre, 2020 yılı üçüncü çeyrek sonunda sabit telefon abone sayısı yaklaşık 12,3 milyon, mobil abone sayısı yaklaşık 82,8 milyon oldu. Mobil yaygınlık oranı yüzde 99,6 olurken M2M abone sayısı ve 0-9 yaş aralığındaki nüfusu çıkarıldığında mobil yaygınlık oranı yüzde 109’a ulaştı. Yine 2020 yılı üçüncü çeyreğinde ülkemiz, 575 dakikalık ortalama aylık mobil kullanım süresi ile incelenebilen Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer aldı. Geniş bant verilerine bakıldığında ise 15,9 milyon sabit abone, yaklaşık 65 milyonu mobil abone olmak üzere toplamda yaklaşık 80,9 milyon geniş bant internet abone sayısına ulaşıldı. Fiber altyapı açısından da önemli aşamalar katedildi, fiber kablo uzunluğumuz 413 bin 309 km’ye ulaştı.

Salgın sürecinde birçok kurumun uzaktan çalışmaya başlaması kuvvetli altyapı ve sürdürülebilir hizmet ihtiyacının önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Dünya geneline baktığımızda, salgın sürecinde veri trafiğinin yüzde 80 oranında arttığını ifade etmek isterim. Salgın sürecinde pek çok sektör olumsuz etkiler yaşamasına rağmen telekomünikasyon sektörünün buradaki krizi fırsata çevirdiğini ve olumlu tarafının daha ön plana çıktığını belirtmeliyim. Aslında pandeminin Bilgi Teknolojilerinin gelişmesi açısından bir katalizör vazifesi de gördüğünü söyleyebilirim.

COVID-19, 5G’ye olan yatırım ihtiyacını da artırdı. Bu noktada sizin görüşleriniz ne yönde?

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 nedeni ile pek çok sektörde yatırımlar ve büyüme planlamaları en azından pandemi bitene ve etkileri geçene kadar askıya alınsa da Bilgi ve İletişim Teknolojilerinde yatırımlar, artan talebe bağlı olarak devam ediyor. Bunlardan birisi de çok önemli olduğuna inandığım 5G konusudur. Bu pandemi süreci bize, 5G konusunun önemini bir kez daha gösterdi. Salgın öncesinde ülkemizdeki şirketlerimizin 5G konusunda yaptığı çalışmalar ve yatırımların salgın sonrasında da artarak devam etmesini ümit ediyorum. 

Teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler iş yapış biçimlerini de değiştiriyor. Bu yeni teknolojilere ayak uyduramayan toplumlar maalesef geri kalacaklardır. 5G’nin gelmesi ile birlikte bilgiye daha hızlı erişebilir hale geleceğiz. Özellikle, 5G teknolojisinin hayatımıza girmesi ve IoT (nesnelerin interneti) olarak adlandırılan teknoloji ile akıllı binalar, akıllı şehirler, akıllı ulaşım gibi alanlarda daha fazla nesne birbirine bağlı olacak. İnsanlar arası iletişim artık yerini makineler arası iletişime bırakacak, teknoloji önce insanları sonra makineleri birbirine bağlayacak. Ülkemiz açısından düşündüğümüzde, hayatımızı kolaylaştıran, bilişim ürünlerinin sadece “kullanıcısı” durumunda olmamızın yeterli olmadığının, bu teknolojileri “üreten” bir konumda olma azmi ve gayreti içinde olmamız gerektiğinin de altını çizmek istiyorum.

Sektör özelinde 2021 ve hatta 2022 öngörülerinizi neler olacaktır?

Telekomünikasyon sektörü dünyada ve ülkemizde geleceğin parlayan yıldızı konumundadır. Günümüzde Bilgi Teknolojileri ile çağ atlayan iletişim, telekomünikasyon ile zirveye yerleşti. Sektörde yapay zeka teknolojilerinin, nesnelerin interneti ve 5G gibi teknolojilerin yaygınlaşarak hem günlük yaşamı hem de endüstriyi dönüştüreceğini ifade edebilirim. Akıllı telefon pazarının daha da büyüyeceğini ve akıllı telefonlar ile yapay zekanın hayatımızda daha çok girmesi ile yapay zeka çipi pazarının da hızla büyüyeceğini düşünüyorum. Dünya üzerinde ve ülkemizde birçok şirketin 5G teknolojilerinin test ve kullanımlarına başlaması ile yeni iş gücü ve yatırımı da gerçekleşecektir.

Sektör oyuncularını sizce orta vadede neler bekliyor, bu yöndeki tavsiyeleriniz neler olacaktır?

Telekomünikasyon sektörü özelindeki şirketler, müşterilerine internet ve konuşma hizmeti sağlayan bir konum ile birlikte daha fazla ve geniş bir yelpazede hizmet veren bir konuma gelecektir. Sağlık, eğitim, finans gibi birçok önemli sektörde başlayan değişimin merkezinde de telekomünikasyon sektörü bulunacaktır. Son zamanlarda yaşanan teknolojik gelişmeler, tüm sektörlerde olduğu gibi telekomünikasyon sektöründe de dijital dönüşümü başlattı. Bu dijital dönüşüm, daha hızlı ve kullanım kolaylığı olan hizmet ve ürünleri ortaya çıkaracaktır. Gelişmekte olan teknoloji ve değişen müşteri beklentilerinin şekillendireceği dijital dönüşüm ile telekomünikasyon sektörünün fırsatlarla dolu olduğunu söyleyebilirim. 

Son olarak, Türkiye’de internet ve telekomünikasyon alanında güvenliği ve bu çerçevede regülasyonları nasıl değerlendirirsiniz?

Ülkemizde telekomünikasyon sektörü ve internet bize sunduğu geniş olanakların yanında güvenlik risklerini de beraberinde getiriyor. Hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen internet hayatımızda olduğu sürece, siber güvenlik konusu sürekli gündemde olacaktır. Hayatın bir izdüşümü olarak değerlendirdiğimiz internette de kötü niyetli kişiler ve kurumlar varlığını sürdürecektir. Siber güvenlik, kurumların sorumlulukları ile kesişen çok boyutlu ve stratejik olarak düşünülmesi gereken bir konudur. Bu konuda birçok aktör birlikte hareket etmelidir. Önce bireylerin kendi güvenliklerini, sonra çalıştığı kurumların güvenliklerini, sonra da ulusal güvenliği sağlamak için ülkelerin ve şirketlerin siber güvenlik farkındalığında olmaları ve siber güvenliğe yönelik en iyi uygulamaları hayatlarının ayrılmaz bir parçası haline getirmeleri gerekiyor.

Ülkemizde siber güvenlik alanında gerekli hamlelerin yapılması için Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından Siber Güvenlik Daire Başkanlığı kuruldu. Siber Güvenlik Daire Başkanlığı’nın görevlerinden bazıları; Cumhurbaşkanımızca belirlenen politikalar kapsamında kamu kurumları ve kritik altyapılara yönelik siber güvenlik stratejilerini geliştirmek, ulusal siber güvenlik ve bilgi güvenliğini destekleyici projeler geliştirmek, kritik altyapıların belirlenmesine yönelik çalışmalar yapmak, siber güvenlik ile ilgili politika, strateji ve eylem planlarının ülkemiz çapında etkin şekilde uygulanmasına yönelik gelişmeleri takip etmek, kamu-özel sektör ve üniversiteler arasındaki iş birliğinin artırılarak ulusal siber güvenlik ekosisteminin oluşturulmasına katkı sağlamak, yerli ve milli siber güvenlik ürünlerinin geliştirilmesine ve bu çözümlerin kamuda kullanılmasının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yapmak olarak sıralayabiliriz. Ek olarak, siber güvenlik konusunda İçişleri Bakanlığımıza bağlı, Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı bünyesinde oluşturulan Siber Operasyon Merkezi de geçtiğimiz sene hizmete girdi. Siber suçlarla mücadelede atılan bu adımlar, ülkemizin ve şirketlerimizin güvenliğini artıran önemli çabalardır.

İnternetin hayatımıza girişinden bugüne geçen süre, insanlık tarihi için son derece kısa bir zaman dilimi. Ancak varlığı ve etkisi, inanılmaz bir hızla büyüyor, gelişiyor. Kuralları ve uygulamaları aynı hızla oluşuyor ve kullanıcıları, hakları korumayı hedefliyor. Elbette zaman ve uygulama biçimleri, tüm kural ve yasalarda olduğu gibi sürdürülebilir gelecek çerçevesinde oluşturulacak ve sürekli gelişecektir.

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up