YÖN VEREN LİDERLER

Teknoloji egemenliği için yenilikçi yatırımlar şart!

0

Teknolojik egemenlik ve kritik teknolojilerde dışa bağımlılığın azaltılması için yerli ve milli kabiliyetlerin önemine dikkat çeken TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe, kamu ve özel sektöre kilit tavsiyelerde bulundu.

22 Nisan 1971 tarihinde yarı akademik bir topluluk tarafından büyük bir gelecek vizyonu ile kurulan Türkiye Bilişim Derneği (TBD), toplumun her kesiminden üye yapısıyla, Türkiye’nin kalkınması ve gelişmesi için Bilişim Kültürü’nü yaymaya çalışan öncü sivil toplum kuruluşlarından. Bakanlar Kurulu kararıyla 1994 yılında “Kamu Yararına Çalışan Dernek” statüsünü kazanan TBD, 13 bini aşkın üye, 18 şehirde yaygınlaşan şube ve temsilcilik yapılanması ve 33 üniversitedeki TBD genç örgütlenmesiyle çalışmalarını sürdürüyor.

Derneğin Genel Başkanı Rahmi Aktepe, TBD’yi şöyle anlatıyor: “Bu yıl derneğimizin 50. yılını gururla ve onurla kutlayacağız. 50 yıldır süren bu kararlı hizmet yolculuğunda TBD, tarafsız ve hiçbir maddi karşılık beklemeyen her biri değerli uzmanlardan oluşan üyelerinin özveriyle gerçekleştirmiş oldukları uzun soluklu çalışmalarla bugünlere ulaşmıştır. Daima takipçisi olduğumuz ‘Bilişim ile Dönüşüm’e katkı verme çabalarımız, ülkemizin ekonomik kalkınmasında bilişimin bir kaldıraç olarak kullanılması; ticari, teknolojik, velhasıl tüm üretim ve yaşam alanlarında küresel rekabetin artırılması amacıyla yürütmüş olduğumuz faaliyetler 50 yıl boyunca her yıl artan bir ivmeyle sürmüştür. TBD olarak ülkemizin dijital olgunluk seviyesinin yükseltilmesine, dijital ekonomisinin geliştirilmesine, toplumun dijital çağa uyumlandırılmasına ve hazırlanmasına, ulusal siber güvenlik kapasitesinin ve yetkinliğinin geliştirilmesine ve toplumun tüm katmanlarında siber dayanıklılığın artırılmasına katkı vermek amacıyla faaliyetlerimizi yürütüyoruz.”

Rahmi Aktepe ile yaptığımız söyleşiye pandemi sürecinde TBD’nin faaliyetlerini sorarak başladık. Sohbetin devamında dijital dönüşüm süreçlerini ve ülkemizde teknolojinin kullanımını değerlendiren Aktepe, sektörün geleceği hakkında da önemli bilgiler paylaştı.

“Sektörün sorunlarına çözüm sunmak için raporlarımızı kamu kurumları ile paylaştık”

Türkiye Bilişim Derneği olarak hem sektöre hem de STK’lara öncülük etmek amacıyla öncelikli olarak kendi dijital dönüşümümüzü de gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda edinmiş olduğumuz yeteneklerimiz sayesinde pandemi sürecinin başında hızlı bir şekilde uzaktan çalışma modeline geçtik. Pandemi sürecinin başında açıkçası bu dönemde daha az çalışacağımızı ve geleceğe dönük planlamalara daha çok zaman ayırabileceğimizi öngörüyorduk. Ancak pandemi süreciyle daha da derinleşen sektör sorunlarının çözümüne odaklı olarak daha yoğun olarak çalışmaya, raporlar üretmeye ve söz konusu raporları kamu kurumlarına iletmeye başladık. Yeni normale hızlı bir şekilde uyum sağlayarak KamuBİB, BİMY ve Ulusal Bilişim Kurultayı gibi geleneksel etkinliklerimizi limitli yüz yüze ve geniş çevrimiçi katılım olacak şekilde hibrit konseptinde gerçekleştirdik. Pandemi döneminde evden çalışma ve uzaktan eğitimin zorunlu hale gelmesiyle ortaya çıkan hem işletmeler hem de hane halkının yüksek hızlı internet ve kişisel cihaz erişimi konusundaki ihtiyaçlarının giderilmesinde yaşanan aksaklıklar “sayısal uçurum” konusunu tekrar gündemimize taşımış oldu. Bu konuda iletişim altyapısının iyileştirilmesi ve eşitsizliklerin giderilmesine yönelik faaliyetlere öncelik verdik. Açıkçası bu süreçte pandemi öncesine göre çok daha yoğun bir o kadar da etkin çalışmalar gerçekleştirdik. 

Pandemi döneminde dijital dönüşüm planları öne çekildi. Bu olumlu bir gelişme fakat sizce süreç ne kadar doğru ilerledi? Özellikle güvenlik çerçevesinde dönüşümün temelleri sağlam atıldı mı?

2020 yılında yaşamış olduğumuz ve halen de yaşamakta olduğumuz Covid-19 pandemisi ile dijital dönüşüm bir zaruret haline gelmiş ve dijital teknolojilerin kullanımı çok artmıştır. Bu süreçte dijital dönüşüm için 2023 yılı için öngördüğümüz hedeflere 2020 yılı itibarıyla ulaşılmıştır. Ancak bu süreçte hızla gerçekleşen dijital dönüşüm biraz da plansız ve kontrolsüz olarak gerçekleşmiştir. 

Pandemi öncesinde dijital dönüşümlerini gerçekleştirmiş veya bu süreçte yol almış olan ve siber güvenlik yeteneğine sahip kurum ve kuruluşlar, bu süreçte fark yaratarak faaliyetlerine devam etmiştir. Bu kurumlarımızın gerçekleştirmiş oldukları hızlı dönüşüm sağlam temellere dayanmaktadır. Pandemi öncesinde dijital dönüşüm konusunda gerekli planlamaları yapmamış, dijital dönüşüm alanında yeterli yatırıma sahip olmayan ve dijital becerileri eksik kurum, kuruluş ve bireylerimiz ise bu süreçte zorunlu olarak hızlı ama kontrolsüz bir şekilde dijital dönüşümlerini hayata geçirmiş ancak siber saldırganların odağı haline gelmiştir.

Bunu siber saldırı sayılarındaki artışlarla da açıkça görebiliyoruz. Covid-19’un başladığı Mart ayından yıl sonuna kadar 2020 yılında siber saldırılarda yaklaşık %300 artış olduğu bilinmektedir. Söz konusu saldırıların daha çok kimlik avı girişimleri, veri ihlalleri ve fidye saldırıları üzerinde yoğunlaştığını gördük. Fidye saldırılarının yaklaşık 7 kat arttığı ve 2021’de de bu artışın daha da artarak devam edeceği öngörülmektedir. 

Yeni normalde evden çalışma, uzaktan eğitim ve dijital platformlar aracılığıyla ticaret gibi birçok yeni husus hayatımıza girmiş, bunun neticesinde de siber saldırı yüzeyi çok genişlemiş ve saldırı teknikleri daha karmaşık hale gelmiştir. Kurumsal ağ üzerinden kuruma ait cihazlar üzerinden sunulan hizmetler, bulut üzerinden ve kuruma ait olmayan cihazlara sunulmaya başlanmıştır. Bu mimari yapı değişikliğinin doğru sağlanamadığı durumlarda ise yeni güvenlik zafiyetleri ve riskleri ortaya çıkmıştır. Bu süreçte siber dayanıklılık ve iş sürekliliği önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmıştır. 

Ülkemizde yeni nesil teknolojilerin kullanımına dair elinizde rakamlar var mı? Bu teknolojilerin kullanımına bağlı olarak, dönüşüm yolculuğu Türkiye’yi dünyada nasıl konumlandırıyor?

Dijital dönüşümün hem yapı taşını hem de itici gücünü oluşturan yapay zeka, makine öğretisi, derin öğrenme, bulut bilişim, siber güvenlik, blok zinciri, büyük veri, nesnelerin interneti ve otonom araçlar gibi yeni nesil teknolojilerin kullanımı hem dijitalleşme endeksinin yükseltilmesine hem de dijital ekonominin gelişimine önemli kazanımlar sağlamaktadır. Ülkemizde söz konusu teknolojilerin kullanıma yönelik bazı ölçüm verileri olmakla birlikte hem hassas doğrulukta hem de istenen seviyelerde değildir. Özellikle KOBİ düzeyinde gerçekleşen ekonomik süreçlerde yeni nesil teknoloji kullanımının yaygınlaşmamış olduğu görülmektedir.

Ülkemizin dijitalleşme endeksinin gerçekçi ve uluslararası ölçümler ile kıyaslanabilir şekilde ölçülebilmesi amacıyla TBD tarafından Dijital Türkiye Endeksi Projesi başlatılmıştır. Söz konusu Projenin 1. fazı, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ve 46 kişilik TBD Proje Ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir. Çalışma ve kullanıcı deneyimi gruplarından oluşan çalışmada TBD Proje Ekibi’nden de alan uzmanları, kamu ve özel sektör temsilcileri, akademisyenler ve yüksek lisans öğrencileri yer almıştır. 

TBD tarafından gerçekleştirilen söz konusu özgün proje kapsamında yapılan ölçümlemede; 2021 yılı için Dijital Türkiye’nin skoru 100 üzerinden 68 olarak belirlenmiştir. Tüm eksenler 7 boyut kapsamında değerlendirildiğinde ise en yüksek skoru elde edenler; Planlama (76), Kullanım (73), Güven (70) ve Yetkinlik (69) başlıkları olmuştur. Diğer taraftan, Düzenlemeler (65), Şeffaflık (63) ve Yenilikçilik (62) boyutlarında görece düşük endeks değerine sahip olduğu gözlemlenmiştir.

Ölçümlenen göstergeler kapsamında her bir eksen için aşağıdaki değerlendirmeleri yapmak mümkündür:

  • Yaşamsal Hizmetler ekseninin toplam skoru 66’dır. İş dünyasına yönelik ve az sayıda kurum tarafından sunulan hizmetlerde yüksek skor elde edilmiştir. Kurumlararası entegrasyonlar ve kullanıcı deneyimi açısından ise zafiyetler olduğu gözlemlenmiştir. Dijital Türkiye Platformu üzerinden sunulmaya başlayan bütünleşik “araçlarım” konsept hizmeti önemli bir gelişme olmakla birlikte ikinci el araç, muayene randevu vb. entegrasyonların eksikliği dolayısıyla, kesintisiz hizmet sunumu açısından henüz yeterli düzeyde olmadığı tespit edilmiştir.
  • Ekonomi ekseninin skoru 61’dir. Bu eksen diğerlerine göre en düşük skoru elde eden başlık olmuştur. Göstergeler kapsamında değerlendirildiğinde bu alandaki güçlü yanımız iş dünyasına sunulan gelir idaresi, sicil yönetimi ve sosyal güvenlik gibi merkezi bilişim sistemlerinin varlığıdır. Diğer taraftan en büyük zafiyet, KOBİ düzeyinde gerçekleşen ekonomik süreçlerde yeni nesil teknoloji kullanımının yaygınlaşmamış olmasıdır.
  • Toplum ekseninin skoru 73’tür. Bu eksende görece yüksek puan çıkmasını destekleyen unsurlar dijital devlet ile topluma yönelik sunulan bilgilendirici ve işlevsel hizmetlerin oldukça yaygın olmasıdır. Ancak akıllı şehirler, mahremiyet ve e-katılım faaliyetlerine yönelik göstergelerde zayıf bir performans sergilenmektedir.
  • Devlet ekseninin skoru 71’dir. Dijital Devlet, uzun yıllardır ülkemizin gündeminde olan ve görece başarı sergilediğimiz bir alan olmuştur. Özellikle, e-Devlet Kapısı, Elektronik Belge Yönetim Sistemi, T.C. Kimlik Kartı, merkezi bütçe, ihale yönetimi gibi hizmetler ile siber güvenlik ve açık kaynak kodlu yazılım çalışmaları güçlü yanımız olmuştur. Diğer taraftan, alana yönelik güncel stratejiler, açık veri, kamu bilişim uzmanlığı, kurumsal mimari, kurumlar arası veri yönetişimi gibi unsurlarda ilgili faaliyetlerin eksik kaldığı gözlemlenmiştir.
  • Dijital Kaynaklar ekseninin skoru 67’dir. İnternet ve iletişim altyapısı, ortak hizmetler ve bilişim uzmanı yetiştirmeye yönelik teşviklerin varlığı güçlü yanlar olarak ön plana çıkmaktadır. Diğer taraftan bilişim sektörünün tüm sektörler içerisindeki görece küçüklüğü ile yazılım ve donanım alt sektörlerinin ülke ekonomisine katkısı açısından düşük performans sergiliyor olması zafiyet yaratmaktadır. Yine, yerli yazılım sektörünün geliştirilmesi ve veri yönetişimi konusundaki faaliyetlerin yerine getirilmesinde eksiklikler olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, ülkemizde her ne kadar dijital veri etrafında kişisel verilerin korunması, açık veri portalı, ulusal veri sözlüğü ve endüstriyel bulut çalışmaları gibi önemli çalışmalar yürütülüyor olsa da net bir dijital veri politikamızın ve ilgili tedbirlerimizin olmadığı görülmektedir.

TBD tarafından gerçekleştirilen “Dijital Türkiye Endeksi Projesi” çalışmaları kapsamında sonuç olarak; ülkemizin, politika eksenlerine yönelik Düzenlemeleri güncellemede ve politika eksenlerine değer katacak olan Şeffaflık ile Yenilikçilik boyutlarında yeterli başarıyı göstermediği tespit edilmiştir. Bu kapsamda da yenilikçi teknolojilerin hem geliştirilmesinin hem de kullanımının henüz yaygınlaştırılamadığı görülmüştür.

Yazılım ve donanım konusunda atılan adımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Teknoloji üreten bir ülke olmak için kamu ve özel sektöre tavsiyeleriniz neler olur?

TBD tarafından her zaman gündeme getirmiş olduğumuz Bilişim ekosisteminin tek elden yönetimine yönelik bir devlet erkinin olmaması nedeniyle, farklı bakanlıklar ve/veya kurumlar tarafından başlatılan yazılım ve donanımların yerlileştirilmesine yönelik önemli programlar başta milli teknoloji hamlesi olmak üzere ülkemizde önemli kazanımlar sağlamış olsa da koordinasyon eksikliğinden dolayı istenen seviyede istihdam, markalaşma ve ihracat potansiyeli oluşturmada yetersiz kalmış, ayrıca Ar-Ge ve yenilikçilik kültürünün gelişiminde de yaygın etki yaratamamıştır.

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde kurulan “Yazılım ve Donanım Endüstrileri Başkanlığı”nı, Bilişim ekosisteminin sorunlarının tek elden koordine edilerek çözülmesine ve ülkemizin teknolojik egemenliğinin sağlanmasında önemli kazanımlar sağlayacağını öngörmemiz nedeniyle olumlu buluyor ve çalışmalarında gerekli desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade ediyorum. Yazılım ve Donanım Endüstrileri Başkanlığı tarafından ekosistem paydaşlarının da katılımı ve ortak aklıyla dijital dönüşüm ve yapay zeka temelli yazılımların geliştirilmesine yönelik belirlenecek politika, strateji ve eylem planları aracılığıyla ülkemizin dijital ekonomisinin gelişimine, küresel rekabet endeksinin artırılmasına ve ekosistemin sürdürülebilirliğine değerli katkılar sağlayacaktır.

TBD olarak tarımdan sağlığa, havacılıktan uzaya, ulaşımdan enerjiye, siber güvenlikten bilişime, haberleşmeden savunmaya her alanda ülkemizde teknolojik egemenliğin elde edilmesi ve kritik teknolojilerde dışa bağımlılığın azaltılması amacıyla yerli ve milli kabiliyetler ile yazılım ve donanım geliştirilmesi ve üretilmesinin çok önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Bu kapsamda da kamu ve özel sektöre tavsiyemiz; yapay zeka, siber güvenlik, blok zinciri, bulut bilişim, nesnelerin interneti ve otonom araçlar gibi yenilikçi teknolojilere yatırım yapmaları, dijital dönüşüm ve yenilikçi teknolojiler alanında nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine katkı sağlamaları ve istihdam olanakları yaratmaları, yenilikçilik ve rekabet endekslerinin artırılmasına, Ar-Ge kültürünün gelişimine/yaygınlaşmasına ve ekosistemin sürdürülebilirliğine katkı sağlamalarıdır. 

Gelecekte sektörü ve dolayısıyla ülkemizi sizce ne gibi gelişmeler bekliyor? Türkiye’yi bu yolculukta dünya ile kıyasladığınızda nerede görüyorsunuz?

Uluslararası iş birliğinin ve bilgi paylaşımının bilişim ekosisteminin gelişimine önemli katkılar sağladığını değerlendiriyoruz. TBD olarak 20 yıldır Avrupa Profesyonel Bilişim Dernekleri Konseyi olan CEPIS’in üyesiyiz. CEPIS’in dijital dönüşüm ile ilgili tüm çalışma gruplarında aktif olarak görev yapıyoruz. Söz konusu çalışmalarda AB konseyi nezdinde yürütülen dijital dönüşüm ve siber güvenlik ile ilgili konuları yakından takip etmekteyiz. Benzer konuları tartıştığımızı ve benzer sorunlar ile uğraştığımızı görüyoruz. Bu çalışmalardan açıkçası gördüğümüz, ülkemizin dijital dönüşüm konusunda dünyadan çok da geride olmadığı ama yapılacak önemli işlerin de bulunduğudur. Bu durumu TBD tarafından gerçekleştirilen “Dijital Türkiye Endeksi” ölçümlemesinde de görmek mümkündür. 2021 yılı için 68 olarak belirlenen Dijital Türkiye Endeksi’nin OECD ve AB endeksleri ortalamasının az gerisinde olması dijital dönüşümün devlet dışı aktörlerde yeterince yaygınlaşmadığını teyit etmektedir. 

Ülkemizde, Covid-19 salgını ile hızlanan dijital dönüşümün önümüzdeki dönemde de devam edeceğini, yeni normal ile hayatımıza giren evden çalışma, uzaktan eğitim ve dijital platformlar aracılığıyla ticaret gibi uygulamaların yaygınlaşarak devam edeceğini, her alanda hibrit çalışma modellerinin ve konumsuz organizasyonların hayatımıza gireceğini öngörmekteyiz. Bu kapsamda şirketlerin bulut bilişime geçişinin hızlanacağını ve siber güvenlik konusunun tüm sektörler için artan bir önceliğe sahip olacağını tahmin etmekteyiz. Ayrıca başta yapay zeka olmak üzere yenilikçi teknolojiler alanında milli kabiliyetler ile geliştirme ve üretim faaliyetlerinin ülkemizde artarak devam etmesini ve 2025 yılında 17,4 milyar dolara yükselmesi beklenen küresel yapay zeka pazar büyüklüğünden yerli firmalarımızın önemli paylar almasını öngörmekteyiz. Bu amaca ulaşmak için de gerekli teşvik ve destek mekanizmalarının oluşturulmasını ilgili devlet kurumlarımızdan beklemekteyiz. Bu kapsamda hem sektör hem de kamu kurumları ile gerekli çalışmaları yapmayı planlamaktayız.

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up