MakalelerVERİ MERKEZİ & BULUT

Dijital dönüşümü yönlendiren unsurlar nelerdir ve işletmeler dijitalleşmeyi nasıl kullanabilir?

0

Günümüz dünyasında teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte, iş dünyası da sürekli değişim ve dönüşüm içerisinde gelişmeye devam ediyor. Bu dönüşüm sürecinde, dijital teknolojilerin gücü ve etkisi göz ardı edilemez hale geliyor. İşletmelerin, dijital dönüşümü benimsemesi ve bu yeni çağa ayak uydurması gerekiyor. 

Dijital dönüşüm çabalarının en önemli itici güçleri nelerdir?

Bir işletme yeni teknolojiyi iş akışına dahil ettiğinde, bunun birçok nedeni olabilir. Müşteri beklentilerine, yeni düzenlemelere, yeni teknolojilerin ortaya çıkmasına veya sosyopolitik faktörler nedeniyle pazarda beklenmedik bir değişikliğe yanıt vermeleri gerekebilir. Bu nedenle, değişimi öngörme ve buna uygun olarak özel bir dijital dönüşüm stratejisiyle yanıt verme olasılığını artırmak için dijital dönüşümü neyin tetiklediğini anlamakta fayda var.

– Müşteri beklentileri ve müşteri deneyimi
Müşteri taleplerine ayak uydurmak, bir işletmeyi yönetmenin en zorlu yönlerinden biridir. İster yeni bir ürün ister hizmet olsun, müşterilerin isteklerine ayak uyduramamak büyük bir rekabet dezavantajına ve pazar payı kaybına yol açabiliyor. Bunun üstesinden gelmek için şirketler müşterilerini dinlemelidir. Müşterilerinin ne istediğini, nelerin iyileştirilebileceğini ve bu iyileştirmelerin nasıl uygulanabileceğini anlamak için zaman ayırmaları gerekiyor.

– Yeni teknoloji
Yeni teknoloji onlarca yıldır dijital dönüşüm çabalarını birçok yönden destekliyor. Son 10 yılda bulut tabanlı teknoloji, birçok sektördeki şirketler tarafından benimseniyor. Bulut tabanlı yazılımlara, bilgi işlem ve ağ kaynaklarına ve veri depolamaya erişme yeteneği, şirketler için oyunun kurallarını değiştiren bir unsur haline geliyor. Artık eskiden olduğu gibi fiziksel altyapı satın almaları, kurmaları ve bakımını yapmaları gerekmiyor.

– Acil durumlar
Dijital teknolojiler, acil durum felaketlerinin hem öncesi hem de sonrasındaki süreçlerinde işin devamlılığını sağlamada kritik bir noktada konumlanıyor. Örneğin pandemi döneminde dijital teknolojiler iş gücünü ve üretkenliği koruyarak benimsenme hızını artırdı fakat bu çabaların salgın öncesinde uygulamaya alınmış olması, birçok kurumun hızlı bir şekilde pandemik koşullara uygun bir şekilde işlerini yürütmelerine de olanak verdi. Veri erişimi, güvenlik, otomasyon gibi teknolojiler sayesinde iş sürekliliği, acil durumlara hazırlıklı ve dijitalleşmiş kurumların yumuşak geçişlerle süreci yönetmelerini mümkün kıldı.

Dijital teknolojiler, pandemi ve doğal afet gibi acil durumlarda kendi potansiyelini ortaya çıkararak işletmelerin rekabetçi kalabilmek için dijital dönüşümü benimsemesini zorunlu kıldı. Bu süreçte, dijital güvenlik ve veri koruması gibi konular da daha büyük önem kazandı. İşletmeler, veri güvenliği ve gizlilik önlemlerini artırarak, dijital platformlarda müşterilerinin ve çalışanlarının bilgilerini koruma konusunda daha bilinçli davranıyor.

Şirketler, dijital altyapılarını güçlendirerek iş sürekliliğini sağlamak, müşterilere hizmet sunmak ve operasyonlarını sürdürmek için de dijital teknolojileri aktif bir şekilde kullanmaya devam ediyor. Bu süreçte dijitalleşen iş modelleri ve süreçler, gelecekte iş dünyasının temelini oluşturarak dijital teknolojilere dayalı yeni normalleri beraberinde getiriyor.

Başarılı dijital dönüşüm stratejileri nelerdir?

Dijital dönüşümü iş modeline dahil ederken göz önünde bulundurulması gereken birçok husus var. Dijital çağda dönüşümün çalışan verimliliği, memnuniyeti ve elde tutma üzerinde ciddi bir etkisi bulunuyor. İş gücüne yeni teknolojiler dahil edilirken, özellikle teknoloji konusunda diğer çalışanlar kadar rahat olmayan ve yeni iş yapma yöntemlerine uyum sağlamakta zorlanabilecek çalışanlar için sürtüşme potansiyeli ortaya çıkabiliyor.

Bu sorundan kaçınmak için çalışanların dijital dönüşüm sürecine dahil edilmesi gerekiyor. Ayrıca, çalışan eğitimine zaman ve kaynak ayırmak, onlara özgürce soru sorabilecekleri ve endişelerini dile getirebilecekleri bir platform sunmak önem arz ediyor. Bu sayede dijital dönüşüm süreci çok daha sorunsuz ilerleyerek, çalışan memnuniyetsizliği riski ortadan kaldırabilir.

Bununla birlikte, şirketlerin yeni dijital teknolojiyi iş modellerine dahil ederken çalışanları gibi müşterileriyle de etkileşime geçmeleri önemlidir. Müşteri geri bildirim anketleri dağıtmak, müşteriler hakkında daha fazla bilgi edinmenin harika bir yoludur. 

İş dünyası liderleri, dijital teknolojilerin günlük faaliyetleri nasıl sekteye uğratabileceğini de göz önünde bulundurmalıdır. Yeni teknolojiye geçiş, yanlış kullanıldığında beklenmedik aksama sürelerine, ürün ve hizmet gecikmelerine ve müşteri sorgularında kesintilere yol açabilir. Bu sorunlar önceden tahmin edilmezse, iş süreçlerini ciddi şekilde aksatabilir ve müşteri deneyimini olumsuz etkileyebilir. Diğer riskler arasında, özellikle hassas şirket bilgilerinin geçiş sürecinde açıkta kalması durumunda önemli veri kaybı yer alabilir.

Bu sorunları hafifletmek için şirketler bir risk analizi yapmalıdır. Dijital dönüşüm sırasında ortaya çıkması en muhtemel sorunları belirlemek ve ardından bu risklerden kaçınmak ya da etkilerini en aza indirmek için hazırlıklı olmaları gerekiyor. Örneğin, buluta geçiş yaparken, veri depolama veya muhasebe gibi işin yalnızca birkaç yönünün buluta taşındığı hibrit bulut yöntemi benimsenebilir. Bu şekilde, şirket mevcut fiziksel altyapısını korurken, işinin diğer yönlerini yavaş yavaş, kademeli olarak güvenli bir bulut altyapısına geçirebilir. İşleri adım adım yapmak, daha uzun bir geçiş sürecine neden olsa da iş kesintisi riskini azaltabilir.

Dijital dönüşümü yönlendiren son teknoloji trendleri

Farklı sektörlerdeki kuruluşlar, dijital dönüşümü desteklemek için en son teknolojiyi kullanıyor. En yaygın örnekler arasında bulut tabanlı teknolojiler, yapay zeka ve otomasyon ile 5G ve IoT cihazları yer alıyor.

Tüm bu yeni teknolojiler, işletmelerin çalışma şekli, müşterilerin belirli ürün ve hizmetleri kullanma ve müşterilerin belirli sektör ve endüstrilerden beklentileri üzerinde önemli bir etkiye sahip oluyor. Ayrıca, farklı bulut tabanlı altyapıların kurulumundan ve bakımından sorumlu olan bulut sağlayıcıları gibi yeni hizmet sağlayıcılara olan talebi de artırıyor.

1. Bulut tabanlı teknolojiler
Son 10 yılda şirketler kademeli olarak bulut tabanlı teknolojilere geçiş yaparak kendi fiziksel altyapılarını kurma, tesis etme ve sürdürme ihtiyacını büyük ölçüde azalttı. COVID-19 salgınından bu yana, bulut tabanlı teknolojinin benimsenme oranında %32’lik bir artış yaşandı.

2. Yapay zeka ve otomasyon
Yapay zeka ve otomasyon ticari amaçlarla birçok şekilde kullanılıyor. Buna, müşteriler hakkında bilgi toplamak için karmaşık algoritmaların ve makine öğreniminin kullanıldığı büyük veri de dahildir. Bu, şirketlerin çevrimiçi altyapılarını iyileştirmek ve müşteri deneyimini geliştirmek için satın alma alışkanlıkları ile müşterilerini daha iyi anlamalarına yardımcı oluyor.Otomasyon, daha önce manuel olarak yürütülen fatura gönderme ve ödeme hatırlatıcıları gibi görevleri otomatikleştirmek için kullanılıyor. Otomasyonun diğer örnekleri arasında, sohbet yoluyla müşteri taleplerine uygun şekilde yanıt vermek üzere programlanan ve insan temsilcileri bekleme ihtiyacını ortadan kaldıran otomatik sohbet robotları yer alıyor.

3. 5G ve IoT
5G’nin ortaya çıkışı, mobil teknoloji dünyasında daha iyi kapsama alanı, daha yüksek bağlantı hızları ve daha fazla bant genişliği kapasitesine neden oluyor. 5G ayrıca daha düşük gecikme süresi sunarak cihazların uzaktan çalıştırılmasını kolaylaştırıyor ve hatta otonom araçların yol koşullarındaki son dakika değişikliklerine uygun şekilde yanıt vermesine yardımcı oluyor.IoT cihazları yani veri toplayabilen, paylaşabilen ve buluta yükleyebilen internet özellikli cihazlar söz konusu olduğunda, şirketler bu tür cihazları endüstriyel makineler gibi iş ekipmanlarının durumunu izlemek için de kullanıyor.

İş başarısı için dijital dönüşümden yararlanma

İster büyük ister küçük işletmeler olsun, dijital dönüşümün günümüzde şirketlerin çalışma şekli üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğu inkar edilemez. COVID-19 salgınından önce uzaktan çalışma için gerekli donanıma sahip olan şirketlerde olduğu gibi, en esnek ve değişime açık olan şirketlerin büyüme olasılığı daha yüksektir.

Elbette başarılı bir dijital dönüşüm stratejisinin anahtarı, mümkün olduğunca dijital dönüşümün temel itici güçlerini anlamaktır. Şirketlerin, böyle bir dönüşüm içinde var olan fırsat alanlarını belirlemeleri ve ardından gerekli teknolojiyi benimsemeleri gerekiyor.

İş dünyası liderleri için yeni dijital çağ rehberi

İşletmeler, dijital dönüşüm ve bu dönüşümün sağladığı inovasyon hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmalıdır. Çünkü COVID-19, iklim değişikliği, enflasyon, Ukrayna’daki kriz ve devam eden tedarik zinciri sorunları gibi daha yeni sorunlar, işletmelerin teknolojiye bir rekabet avantajından daha fazlası olarak bakmasını gerektiriyor. Yeni teknoloji, iş çevikliği, esneklik ve nihayetinde uzun vadede hayatta kalmanın bir aracı olarak görülüyor.

1. Dijital dönüşüm, bir hayatta kalma meselesi
Günümüzde dijital dönüşümü yönlendiren çok çeşitli teknolojiler olsa da genel olarak hayatta kalmaya gerçek bir vurgu var. Sektör raporları incelendiğinde çeviklik, esneklik ve dayanıklılığın bu yılın ana temaları olduğu fark ediliyor.Teknoloji trendleri arasında bulut bilişim, işletmelere esneklik, ölçeklenebilirlik ve veri güvenliği gibi avantajlar sunuyor. Bulut tabanlı hizmetler işletmelere veri depolama, iş sürekliliği, iş birliği ve analitik gibi birçok alanda kolaylık sağlıyor. Ayrıca, işletmelerin maliyetleri düşürmesine ve iş süreçlerini optimize etmesine yardımcı oluyor.Örneğin Gartner’ın “2022 için En İyi Stratejik Teknoloji Trendleri” raporu, markaların büyüme ve verimlilik sağlamasına yardımcı olan karar zekası, şekillendirilebilir uygulamalar, üretken yapay zeka ve hiperotomasyonu vurguluyor. Bu trendler ayrıca, şirketlerin değişime pasif bir şekilde tepki vermek yerine aktif bir şekilde yönlendirmelerini sağlıyor. Bununla birlikte Gartner analistleri veri yapısı, siber güvenlik ağı ve gizliliği artıran hesaplama gibi çözümlere yatırım yapan şirketlerde de bir artış olduğunu bildiriyor. Sonuç olarak, şirketler güvenlik çözümlerine yatırım yapmanın önemli bir şeyi bozmadan hızlı hareket etmelerini sağladığını fark etmeye başlıyor.

2. Müşteri beklentileri hala yükseliyor
Müşteri standartları yükselmeye devam ediyor ve günden güne beklentiler de değişiyor. Bugünün müşterileri 2019’dakinden farklı şeyler istiyor. Dolayısıyla şirketler, bu yeni beklentileri karşılamak için hiper bağlantılı sistemleri, otomasyonu veya yapay zeka analitiğini tamamen benimseyerek yanıt vermelidir. Müşteri beklentileri, kuruluşları yenilikçi çözümler geliştirmeye ve sorunları çözmek, sürtüşmeleri ortadan kaldırmak ve pazardaki boşlukları doldurmak için yeni teknolojileri benimsemeye itiyor.

3. Çalışan davranışları ve tercihleri acil bir öncelik
Çalışan deneyimi göz ardı edildiğinde, mevcut iş gücü sıkıntısı kaçınılmaz oluyor. Şu anda çalışanların elinde her zamankinden daha fazla koz bulunuyor. Yetenekli çalışanlar, daha fazla ücret ödeyen ve kendi şartlarına göre çalışmalarına izin veren bir iş bulabileceklerini biliyorlar. Ayrıca birçok çalışan, evden çalışmayı tercih ediyor çünkü bu onlara daha fazla özerklik ve esneklik sağlıyor ve çoğu durumda daha fazla iş yapmalarına olanak tanıyor.Raporlara göre, her yerden çalışabileceklerini ve üretken olabileceklerini düşünen çalışanların %85’i uzun vadede iş verenlerine bağlı kalmayı planlıyor. Alternatif olarak, hiç büyümeyen veya negatif büyüme gösteren kuruluşların yaklaşık %70’i, daha iyi bir hibrit deneyim sağlamak yerine geleneksel yüz yüze modele öncelik vermeye devam ediyor. Buradaki kritik faktör, şirketlerin ekipleri geleceğe hazırlamak ve sürekli eğitim ve destek sağlamak için daha iyi bir iş çıkarması gerektiğidir. Kuruluşlar, giderek daha talepkâr hale gelen müşteri ihtiyaçlarına yanıt verebilmeleri için çalışanlarını güçlendirmeli ve onları başarılı olmak için ihtiyaç duydukları bilgi ve araçlarla donatmalıdır.

4. Uzaktan-hibrit iş birliğinin kendini geliştirmesi gerekiyor
Uzaktan çalışma, çalışan deneyimiyle yakından bağlantılıdır, ancak uzaktan hibrit yeteneklere yatırım yapmak şirket içi çalışanları desteklemenin ötesine geçiyor. Uzaktan iş birliği söz konusu olduğunda, şirketlerin daha iyisini yapması gerekiyor.Organizasyonlar dijital deneyimi iyileştirmenin yollarını arıyor: Nasıl daha hızlı hizmet sunabilir, daha üretken olabilir, kitleleri daha iyi eğitebilir ve onlarla etkileşim kurabilir, daha fazla iş kazanabilir, daha akıllı kararlar almak için ihtiyaç duydukları içgörülere her yerden erişebilirler vb. Bu aynı zamanda müşteri beklentileriyle bağlantılı oluyor. Bu nedenle işletmelerin teknolojinin yaratabileceği deneyim türleri konusunda daha düşünceli olması gerekiyor.

5. Çevre politikası, sürdürülebilirlik artık DX stratejisinin bir parçası
İklim değişikliği ve yeni çevre politikaları/düzenlemeleri ile ilgili endişeler artık dijital dönüşüm konuşmalarının bir parçası haline geliyor. Kuruluşlar emisyonları azaltmak, daha sürdürülebilir malzemeler tedarik etmek, alternatif enerji kaynakları kullanmak veya faaliyet gösterdikleri bölgelerdeki yerel tedarikçilerle ortaklık kurmak için teknolojiye yöneliyor. Ayrıca, emisyon hedeflerini izlemek, ölçmek ve tedarik zincirlerini sürdürülebilirlik açısından optimize etmek için gelişmiş bulut tabanlı analiz platformlarına yöneliyor. İşletmeler geleceği asla tahmin edemeyecek olsalar da teknoloji, en etkili stratejiye hazır olmalarını sağlayabilir.

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up