DİJİTAL ŞİRKETLERFİNANS

‘Görünmez Bankacılık’ sektörün geleceği olacak

0

Türkiye Finans Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Fahri Öbek: ”Gömülü finans, üretken yapay zeka, süper uygulamaların yükselişi ve açık finans, müşteri deneyimlerini yeniden şekillendirmeye ve finansal kurumlar için yeni fırsatlar yaratmaya devam edecek.”

Ege Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Koç Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı yapan Fahri Öbek, çalışma hayatına Bilpa’da başladı ve ardından Egebank’ta ve Koçbank’ta çeşitli pozisyonlarda görev aldı. 2006 yılında yaşanan Koçbank ve Yapı ve Kredi Bankası birleşmesinden sonra Sistem Geliştirme Grup Başkanlığı görevini sürdürdü. 2008 – 2010 yılları arasında Yapı ve Kredi Bankası’nda BT Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Bu süre zarfında 2004 yılında Koçbank’ta ana bankacılık uygulamasının mainframe’den Unix tabanlı açık sisteme geçişi ve 2006 yılında da Yapı Kredi Bankası’nın ana bankacılık uygulamasının mainframe’den çıkarılması ve Koçbank’ın Unix tabanlı ana bankacılık uygulaması ile Unix ortamında birleştirilmesi projelerini hayata geçirme deneyimi yaşayan Öbek, 2010 – 2011 yılları arasında ise Vodafone Türkiye’de Bilişim Teknolojilerinden Sorumlu Bölüm Başkanı olarak görev yaptı. Haziran 2011’den itibaren Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş.’de Bilgi Sistemleri’nden​ Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Fahri Öbek ile bankacılık sektörünün derin analizlerini yaptığımız keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik…

“GPT’nin bankacılığı yeniden şekillendirme potansiyeli çok büyük”

Fahri Öbek ile sohbetimize, Türkiye Finans’ta müşteri deneyiminin dijitalleşmesi ile başladık. Bankacılık sektöründeki son teknolojik gelişmeleri de değerlendiren Öbek, GPT’nin bir devrim olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi:

“Türkiye Finans’ta bütünleşik ve eş zamanlı kanal stratejisine paralel olarak; hızlı, kesintisiz ve mükemmel müşteri deneyimi için hizmetlerimizi sürekli dijitalleştiriyoruz. Bu yaklaşımla birlikte, ana mottolarımızdan biri de müşterilerimizin ihtiyaçlarını oluştuğu anda ve yerde karşılamak ve çözmek. Teknolojik yatırımlarımıza hiç ara vermeden devam ederek müşterilerimizin her kanalda entegre bir şekilde yanında olmayı, onları dinleyip anlamayı ve geniş yelpazede hizmet çeşitliliği sunmayı önemsiyoruz.

Türkiye Finans olarak, yeni teknolojiler ile dijitalleşmeyi bir tercih değil, temel yaşam fonksiyonlarımızdan biri olarak görüyoruz. Bu farkındalıkla hareket ettiğimiz stratejik, operasyonel ve müşteri ilişkileri alanlarında aldığımız olumlu dönüşler de doğru yolda olduğumuzun bir göstergesi. İnsan odaklı bankacılık yaklaşımı sunan bir marka olarak; tanışma anından bilgiye erişime, satın alma ve satış sonrası hizmetlerimize kadar her alanda dijitalleşerek en iyi müşteri deneyimini sunmak için çalışıyoruz. Dijitalin bankası olarak, müşterilerimizin ihtiyaçlarına özel çözümler sunuyor, dijital kanallarımızın tüm imkânlarını kullanıyoruz. Veri odaklı müşteri etkileşimine yani müşterilerimizi genel geçer teklif ve bilgilendirmeler ile yormadan kendi ihtiyaçlarını doğru analiz edebileceğimiz veri analizi ve algoritmalar ile özelleştirilmiş teklif ve bilgileri kendilerine sunduğumuz modellerimizle ulaşıyoruz.

Mobil teknolojilerin gelişmesi ve tüm şahıslar ve şirketler tarafından bu teknolojilere kolayca ulaşılabilir olması mobil dünyada pek çok gelişmenin ve hizmetin önünü açtı. Son dönemde Türkiye’de bankacılık sektörünü en çok etkileyen gelişmelerden birisi uzaktan müşteri edinimi, servis modeli bankacılığı, dijital bankalar ve açık bankacılık ile ilgili yönetmeliklerin ve mevzuatın hayata geçişi oldu. 2021 yılından başlayarak devreye giren düzenlemelerle birlikte artık bankalar bir mobil telefon ve yeni nesil kimlik kartı ile kişileri bulunduğu yerden müşteri yapabilir hale geldi. Böylece müşteri olmak için imzalanan sayfalarca dokümandan kurtulmuş olduk, hem müşterilerimizin hayatı kolaylaştı, hem kağıt tüketimi azaldı hem de güvenli bir şekilde uzaktan müşteri olabilme imkanı hayatımıza girdi. Daha sonra şahıs şirketleri de uzaktan müşteri edinimine dahil oldu ve son olarak da şirketlerin de uzaktan müşteri olabilmesi imkanı geldi. Böylece bankacılık sektörü uzun zamandır hayal ettiği tamamen kağıtsız, güvenli ve uzaktan müşteri edinebilme imkanına kavuştu.

Bankacılık sektörü; yapay zeka, dijital inovasyon ve dijital finansal hizmetlere geçişin yönlendirdiği derin bir dönüşümden geçiyor. Gömülü finans, üretken yapay zeka, süper uygulamaların yükselişi ve açık finans, müşteri deneyimlerini yeniden şekillendirmeye ve finansal kurumlar için yeni fırsatlar yaratmaya devam ediyor. Bankalar aslında süreçleri kolaylaştırmak, dolandırıcılığı tespit etmek ve engellemek, operasyonları optimize etmek, verimliliği artırmak ve müşterilere daha kişiselleştirilmiş deneyimler sunmak için hali hazırda yapay zekanın potansiyelinden çeşitli şekillerde yararlanıyor.

Fakat GPT’nin ortaya çıkışı, insanlığın geleceği üzerindeki etkisi açısından internetin ortaya çıkışıyla benzer nitelikte bir devrim. GPT yapay zekası, internetin yaptığı gibi teknolojiyle etkileşimimizi temelden değiştirme potansiyeli taşıyor. Bu bankacılık da dahil tüm sektörler için geçerli. Bankacılık sektöründe üretken yapay zeka destekli sistemler tarafından yönlendirilen araçlara yatırım yapılması ve bu araçların benimsenmesi henüz yeni gelişme aşamasında. Ancak yeni yapay zekanın bankacılığı yeniden şekillendirme potansiyeli çok büyük görünüyor.

Müşteri deneyimi birincil rekabet avantajı sağlayan bir faktör olduğuna göre bunu güvence altına almak için müşteri deneyiminin bağlamsal, giderek daha kişiselleştirilmiş ve daha özel olması gerekir. Müşteri deneyimlerini kişiselleştirmek ve bireysel ihtiyaçlara göre uyarlanmış ürün ve hizmetler sunmak için daha fazla büyük veri ve analizlerden yararlanma söz konusu. Bir yapay zeka alt alanı olan doğal dil işleme (NLP), bankacılık sektörü üzerindeki dönüştürücü etkisi nedeniyle yüzde 36’lık pazar payıyla teknoloji segmentinde hakim konuma sahip. Sohbet robotları ve sanal asistanlar gibi NLP destekli araçlar, kişiselleştirilmiş öneriler sunarak, işlemleri kolaylaştırarak ve müşteri duyarlılığını gerçek zamanlı olarak analiz ederek müşteri etkileşimlerinde devrim yaratıyor. Bu, bankaların müşteri desteğini geliştirmesine ve hizmetleri bireysel ihtiyaçlara göre uyarlanmasına olanak tanıyor. Ek olarak, üretken yapay zeka modelleriyle entegre edilen NLP; veri çıkarma, uyumluluk kontrolleri ve risk değerlendirmeleri gibi görevleri kapsayarak belge analizini ve işlemeyi otomatikleştiriyor. Böylece işlemler kolaylaşıyor, verimlilik artıyor ve maliyetler azalıyor.

Açık bankacılık da üçüncü taraf sağlayıcıların finansal verilere erişmesine ve yenilikçi finansal ürün ve hizmetler geliştirmesine olanak tanıyacak şekilde genişlemeye devam ediyor. Polaris Pazar Araştırması yakın zamanda açık bankacılığın 2030 yılına kadar 128,12 milyar dolar değerinde olacağını tahmin ediyor. Açık bankacılık, bankalar ile bankacılık dışı finansal şirketler (NBFC’ler) arasında köprü oluşturuyor. Yakın zamanda hayata geçen mevzuat düzenlemeleriyle beraber Türkiye’de de açık bankacılık bankaların arasında servislerin paylaşımı şeklinde devreye girdi. Bu ilk etapta 10 büyük banka ile hayata geçirilen bu yapı daha sonra tüm bankaların dahil olması ile genişleyecek. Devamında buraya yeni servislerin ekleneceğini ve bankacılık dışı finansal şirketlerin de dahil olacağını, bu şekilde açık bankacılık uygulamalarının ülkemizde daha geniş bir hizmet yelpazesine ulaşacağını bekliyorum.

Önde gelen bankacılık teknolojisi trendlerinden biri olan gömülü finans, çok çeşitli alanları kapsıyor. Gömülü finans büyümesi, bankaların müşteri tabanlarını genişletmesine, sadakati artırmasına ve yeni gelir akışları yaratmasına olanak tanıyor. Bankalar bunu başarmak için platform stratejisine doğru ilerliyor. Tüketici harcama kalıpları nakitten dijital ödeme kanallarına geçiş yapmaya devam ederken, yapay zekanın ilerlemesiyle birleştiğinde, dolandırıcılık ve siber tehditlerin karmaşıklığını da artırıyor. Dijital işlemlerdeki bu artışa yanıt olarak bankalar, müşteri bilgilerini ve finansal varlıkları korumak için blockchain teknolojisi ve biyometrik kimlik doğrulamayı içeren son teknoloji güvenlik önlemlerine proaktif olarak yatırım yapıyor.

Bir yandan da çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) konuları önümüzdeki on yılda iş operasyonlarında devrim yaratmaya hazırlanıyor. Yapay zeka destekli araçlar, bu alanda da gizli örüntüleri, eğilimleri ve potansiyel riskleri belirleyerek ESG veri analizi için kullanılabilecek.”

“Dijital bankacılık stratejimiz; insan odaklı teknoloji”

Türkiye Finans Katılım Bankası’nın IT altyapısındaki ana bileşenleri, mimari yaklaşımı ve dijital dönüşüm stratejisi hakkında bilgiler paylaşan Fahri Öbek, yapay zeka ve makine öğrenmesi teknikleriyle veriyi işleyerek insanın düşünme yetisini taklit ettiklerinden de bahsetti:

“Türkiye Finans olarak ülkemizin sağlam bankacılık temellerini inovasyon yetkinliklerimizle güçlendirecek katkıyı sağlıyoruz. 2023 yılında ‘insan odaklı teknoloji’ diyerek dijital bankacılık stratejimizi odağımıza aldık. Önceliğimiz her zaman müşterilerimiz. Bu minvalde değişen dünya dinamikleri ile beraber tüketicilerin çok hızlı değişen ihtiyaçlarına yanıt vermek üzere dijital bankacılık ile müşterilerimize mükemmel deneyimi yaşatmayı benimsiyoruz. Artık müşteriler ihtiyaçlarının zamandan ve mekandan bağımsız bir şekilde 7 gün 24 saat karşılanmasını istiyorlar. Biz de ‘yeri ve zamanı olmayan bankacılık’ anlayışımızla sürekli güncellediğimiz teknolojilerimiz ve inovasyonlarımızla müşterilerimizin, her an her yerden müşteri olmakla başlayan bankacılık yolculuklarında güvenli, akıcı, kolay ve daha dijital bir deneyim yaşamalarını sağlıyoruz.

Bankacılık sektöründe son dönemlere kadar insanların manuel olarak yaptıkları operasyonel işleri dijitalleştirmeye, otomasyona alıyorduk. Şimdi ise insanın zihnen, beyin gücüyle yaptığı işleri modelleyerek bunları dijital sistemlere yaptırmaya odaklandık. Geliştirdiğimiz modeller üzerinden yapay zeka ve makine öğrenmesi teknikleriyle veriyi işleyerek insanın düşünme yetisini taklit etmeye çalışıyoruz. Bu anlamda önemli üç temel kullanım alanı var. Birincisi, verinin toplanma şekilleri değişiyor. Önceden kullanıcılarımızdan, müşterilerimizden verileri statik ekranlar üzerinden alırken artık yeni dönemde bu verileri sözlü ya da yazılı metin olarak alıp chatbot, dijital asistan gibi uygulamalar ve doğal dil işleme, ses ve görüntü analitiği gibi tekniklerle anlamlandırıp daha rahat bir deneyim yaşatıyoruz. İkinci kullanım alanı modelleme ve verinin analitik yöntemler uygulayarak karar destek sistemlerinin etkinliğinin artırılması. Burada yapay zeka ve makine öğrenmesine dayalı teknikleri kullanarak insanın uzun süre ve eforla değerlendirebileceği parametreleri geliştirdiğimiz modeller üzerinden makinelere değerlendirtip çok daha doğru ve etkili kararlar üretiyoruz. Üçüncü önemli kullanım alanı kişiselleştirme. Bu konu da günümüzde müşteri beklentileri ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte boyut değiştirdi. Artık herkese sunulan kitle teklifleri müşterilerimizi cezbetmiyor. Müşterilerimiz, ihtiyacını karşılayacak özel bir ürünü doğru zamanda ve ona özel bir fiyatla, değer önerisiyle götürmemizi bekliyor. Kişiselleştirme, oyunlaştırma ile birlikte önümüzdeki dönemde pazarlamaya yön verecek bir strateji olacak.”

“Makine öğrenmesiyle, müşterilerin finansal sağlıklarını gözetirken kendi yatırımımızı korumuş oluyoruz”

Risk yönetimi ve finansal tahminlerde büyük veri ve veri yönetimi modellerinin başarılarını hem genel olarak hem de Türkiye Finans özelinde değerlendiren Fahri Öbek, müşterilerine sundukları hizmetlerde bu modellerden nasıl yararlandıklarını şu sözlerle anlattı: 

“Gartner, dünya çapında güvenlik ve risk yönetimine yapılan harcamaların 2024 yılında 215 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Bu, 2013 yılına göre yüzde 14,3 artış anlamına geliyor. Büyük veri, başta bankalar olmak üzere tüm işletmeler için birçok fırsatın kapısını aralıyor. Şirketlere karar verme süreçlerini geliştirme, kişiselleştirilmiş ürünler veya hizmetler tasarlama, üstün müşteri hizmetleri sunma, doğru tahminler yapma, mevzuata uygunluğu sağlama, dolandırıcılık faaliyetlerini belirleme konusunda güç veriyor ve önemli bir rekabet avantajı yaratıyor.

Biz Türkiye Finans olarak, veriyi kendi işlerimizde maksimum fayda sağlayacak şekilde kullanmaya çalışıyoruz. O veriden yapılabilecek daha çok şey var. Veriye dayalı makine öğrenmesi tabanlı sistemler devreye alıyoruz. Yakın zamanda devreye aldığımız sistemler arasında ‘Tahsilat’ sistemimiz var. Bireysel tahsilatları yaptığımız yapıda, müşteri borcunun günü geçerse, belli bir süre sonra takip aşamaları başlıyor. Müşterileri iyi yönlendirebilmek adına makine öğrenmesi temeline dayalı bir sistemimiz var. Sonuçta verileri analiz ederek birtakım modeller oluşturup o modeller üzerinden müşterilere gidiyor. Bir erken uyarı sistemimiz var yine veriye ve makine öğrenmesine dayalı. Orada da daha çok tüzel taraftaki müşterilere krediyi verirsiniz. O kredi ile müşteri gider birtakım yatırımlar yapar ya da işletmesini döndürür. Finansal okuryazarlık zayıf olabiliyor. Biz sistemin ürettiği uyarıyı görüp, bazen müşteriden bile önce fark edip müşteriye ‘bak burada kötü bir sinyal var, düzeltmen lazım’ diyebiliyoruz. Müşteriyi zor bir duruma düşmekten kurtarmak adına bu yapay zeka odaklı projenin adına ‘Erken Uyarı Sistemi’ dedik. Müşterilerin finansal sağlıklarını gözetirken, kendi yatırımımızı korumuş oluyoruz. Bu da makine öğrenmesine dayalı.

Yeni bir projeye daha başladık. Burada daha çok bireysel müşterilerin verilerini besleyeceğimiz bir model olacak. ‘Bu müşteriler bizimle ne kadar iyi çalışıyorlar, benimle çalışan ya da ayrılma ihtimali olan müşteriye nasıl hizmet ve çözümler önermeliyim? Bunların sahip olduğu başka potansiyelleri nasıl gerçekleştirebilirim?’ Bunları analiz edecek, müşteri eğilimlerini çıkaracak bir projeye başladık. Müşteriyi kazanmak epey maliyetli bir iş ve kazandıktan sonra onu kaybetmememiz lazım. Müşteri eğilimlerini analiz ederek ayrılma ihtimali olanlar, çalışmaya devam edenler ama yeterince potansiyelini kullanamadıklarımız gibi başlıklarda onları analiz edip bunların sonucunda şube çalışanlarımıza ve dijital kanallarımızda bunu besleyecek, dijital kanalımıza da bunu entegre edeceğiz. Veriyi daha da iyi işleyeceğiz, daha güzel sonuçlar elde edeceğiz. Günün sonunda müşterilere daha kişiselleştirilmiş sunumlar olacak. Kitlesel değil, müşterinin ihtiyacına özel kampanyalar, ürünler, hizmetler daha cazip oluyor. Hiçbir zaman kullanmayacağınız ürünle ilgili size defalarca mesaj gelebilir. Gerçekten işinizi görecek noktalarda sizinle temasa geçilmeli ki sizinle yeni bir alanda çalışma fırsatı yakalayabilelim. Süreç aslında biraz da bu yöne doğru gidiyor.”

“Geleneksel bankacılık yöntemleri ortadan kalkacak”

Fahri Öbek, “devrim” olarak nitelendirdiği üretken yapay zekanın finans dünyasına entegrasyonu ile hem iş yönetimi hem de ürünler ve hizmetler alanında sektöre getireceği yenilikleri şu şekilde ifade etti:

“McKinsey’ye göre bankacılık, ileri teknoloji ve yaşam bilimleri, üretken yapay zekadan elde edilen gelirlerin yüzdesi açısından en büyük etkiyi görebilecek sektörler arasında yer alıyor. Örneğin bankacılık sektörü genelinde, kullanım senaryolarının tam olarak uygulanması halinde teknoloji, yılda 200 milyar ila 340 milyar dolar arasında ek değer sağlayabilir. Üretken yapay zekanın en görünür uygulaması, müşterilerin bankacılık uygulamaları ve çevrimiçi para hizmetleriyle doğal dilde giderek daha fazla iletişim kurmasıyla sohbet robotları olacak. Üretken modeller sayesinde, kişiselleştirilmiş finansal planlama ve müşteri profillerine ve davranışsal verilere dayalı özel yatırım stratejileri gibi yenilikleri görmeyi bekleyebiliriz. Yapay zeka kullanımı henüz başlangıç aşamasında ve gelecekte çok daha kritik bir rol oynayacak. Üretken yapay zeka teknolojileri, finansal kurumların kullanıcı tercihlerini daha iyi anlamalarına ve kişi, kurum hatta ürün-hizmet detayında daha fazla özelleştirilmiş finansal hizmetler sunmalarına olanak tanıyacak.

Finansal hizmetler sektörü yapay zeka, dijital inovasyon ve dijital finansal hizmetlere geçişin yönlendirdiği derin bir dönüşümden geçiyor. Gömülü finans, üretken yapay zeka, süper uygulamaların yükselişi ve açık finans, müşteri deneyimlerini yeniden şekillendirmeye ve finansal kurumlar için yeni fırsatlar yaratmaya devam edecek. Gelecek dönemde geleneksel bankacılık yöntemlerinin ortadan kalkacağını düşünüyorum. Bizim de Türkiye Finans olarak vizyonumuz olan ‘görünmez bankacılık’ sektörün geleceği olacak.”

“Yapay zeka ile üretilen saldırılara karşı yine aynı yapay zeka sistemleri ile karşılık vermek gerekecek”

Siber güvenlik ile devam eden sohbetimizde, IT sistemlerinde olası kesinti veya siber saldırı gibi kriz durumlarına karşı uygulanan hazırlık planlarını anlatan Öbek, gelişen siber saldırılara da dikkat çekti:

“IT ekiplerimizin öncelikli hedefi olan sunduğumuz hizmetlerin kesintisiz ve belirlenmiş performans kriterlerine uygun olarak sunulması için gerekli önlemleri alıyoruz;

  • IT hizmetlerinin yönetimi ve izlenmesi, iş sürekliliğini sağlamak ve müşteri memnuniyetini korumak için hayati öneme sahiptir. Türkiye Finans’ta hizmet kesintilerinin en aza indirilmesi ve olası kesintilerin etkilerinin azaltılması için servis ağaçlarında yer alan tüm yazılım ve altyapı bileşenlerinin etkin yöntemlerle izlenmesi ve erken uyarı sistemlerinin kullanılması ile mümkün olmaktadır. Bu amaçla kullanılan teknolojiler yanında 7/24 hizmet veren izleme servisimiz de kritik durumları tespit ve ilk müdahale için görev almaktadır. Bunun yanında yaygınlaştırma ve değişiklik yönetimi süreçlerinin doğru bir şekilde işletilmesinin, beklenmeyen kesintilerin etkilerini en aza indirmek için kritik önemde olduğundan bahsedebiliriz. 
  • IT altyapısı, gerek donanım gerekse yazılım olarak çok sayıda farklı katman, bileşen ve sistemden oluştuğundan bu bileşenlerin her biri, hizmetlerin kesintiye uğramasına neden olabilecek potansiyel bir hata noktasıdır. Bu nedenle, tüm sistemin sürekli olarak izlenmesi ve potansiyel sorunların erken bir aşamada tespit edilmesi hayati öneme sahiptir. 
  • Erken uyarı sistemleri, bir sorunun oluştuğunu veya oluşmak üzere olduğunu belirlemek için kullanılır. Bu sistemler, genellikle belirli bir eşiği aştığında veya belirli bir durum gerçekleştiğinde uyarılar oluşturur. Bu, IT ekibinin sorunu çözmek için hızlı bir şekilde harekete geçmesini sağlar, böylece hizmet kesintilerinin süresi ve etkisi en aza indirilir. 
  • Değişiklik yönetimi, IT altyapısında veya sistemlerinde yapılacak her türlü değişikliği kontrol etmek ve yönetmek için kullanılan bir süreçtir. Bu, yeni bir yazılımın dağıtılmasını, bir sistem bileşeninin yükseltilmesini veya bir altyapı bileşeninin değiştirilmesini içerebilir. 
  • Doğru bir şekilde işletilen bir değişiklik yönetimi süreci, beklenmeyen hizmet kesintilerinin etkilerini en aza indirir. Bu, değişikliklerin önceden planlanmasını, test edilmesini ve uygulanmasını içerir. Ayrıca, bir değişikliğin beklenmeyen bir soruna neden olması durumunda geri alınabilmesi için bir geri alma planının oluşturulmasını da içerir. 
  • Bununla birlikte tüm bu hizmetlerin sağlandığı altyapı olan TIER III işletim sertifikalı veri merkezimiz de gerek enerji, iletişim gibi tedarikçi altyapıları olarak gerekse coğrafi olarak yedekli mimarisiyle hedeflediğimiz yüksek erişilebilirlik değerlerine ulaşabilmemizi sağlayan ana bileşenlerden biri olarak bizlere hizmet etmektedir. İstanbul’da yer alan 2 adet birbirinden bağımsız ve farklı konumlardaki aktif-aktif yapıda çalışan ana veri merkezimize ek olarak 1 adet de Ankara’da olağanüstü durum merkezimiz mevcuttur. Böylece 3’lü yapı ile her türlü soruna karşı hazırlıklı bir altyapımız var.

Kesinti veya siber saldırı gibi kriz durumlarına karşı ise şu uygulamalara yer veriyoruz;

  • Bankacılık sektörü başta BDDK tarafından olmak üzere diğer düzenleyici kurumlar tarafından yayınlanan yönetmelik ve genelgeler ile sürekli olarak gelişmektedir. Bankamızda bu yönetmelikleri referans alarak üstüne globalde uygulanan en iyi örnekleri eklemekte ve buna göre oluşturulan Acil Durum Eylem Planları ve Olay Müdahale Planları ile kriz durumlarını yönetmektedir. İş Sürekliliği tarafında ek olarak uluslararası bir standart olan ISO22301 İş Sürekliliği Yönetim Sistemi sertifikasına sahibiz. Sistemlerimiz veri merkezimiz ile aynı coğrafi risklere sahip olmayan farklı bir lokasyonda yedeklenmektedir. Her yıl gerçekleştirilen testlerle de yedek sistemlerin belirlenen sürelerde ayağa kaldırılması ile ilgili testler gerçekleştirilmektedir. Oluşturulan Acil Durum Planlarımız ile oluşabilecek olası kesintilere karşı uygulanacak aksiyonlar da adım adım yer almakta ve ilgili ekiplerimiz tarafından işletilmektedir. 
  • Bilgi Güvenliği tarafında da yine BDDK ve diğer düzenleyici kurumların yönetmelik, genelge ve rehberlerine ek olarak uluslararası bir standart olan ISO27001 sertifikasına sahibiz. Buna ek olarak globalde uygulanan en iyi örnekler olan NIST, CIS vb. standartları da referans alarak hazırlamış olduğumuz olay müdahale planlarımız yer almaktadır. Bankamızda katmanlı güvenlik mimarisi ile hem kurum dışından içe doğru gelen trafik çeşitli güvenlik katmanlarından geçerek filtrelenmekte hem de kurum dışına çıkan trafik yine çeşitli güvenlik katmanlarından geçerek siber olaylara ve veri sızıntı risklerine karşı sıkı güvenlik tedbirleri uygulanmaktadır. Ülkemizde ve globalde yaşanan siber olaylarda en çok karşılaşılan saldırı vektörlerinden Phishing (Oltalama), Ransomware (Fidye yazılımı) ve DDOS gibi ataklara karşı sürekli olarak güvenlik cihazlarımızı, politikalarımızı ve olay müdahale planlarımızı güncellemekteyiz. 

Son zamanlarda günümüzün en trend konusu olan yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojilerinin de siber saldırılarda kullanıldığını görüyoruz. Bu teknolojilerin çok hızlı gelişmesi ile siber saldırıları gerçekleştirmek çok daha kolay hale gelmektedir. Yapay zeka platformları kullanılarak en güncel oltalama senaryoları hazırlanabiliyor, oluşturulan script’ler ile sistemler üzerinde yer alan zafiyetlerin çok daha hızlı sömürülmesi sağlanabiliyor ve oluşturulan görsel/ses medyaları yada e-posta örnekleri ile dolandırıcılık eylemlerinde kullanılabiliyor. Gelecek yıllarda çok daha fazla artacak bu saldırılara karşı yine aynı yapay zeka ve makine öğrenmesi destekli sistemler ile karşılık vermek gerekecektir. Bunun için de sistemlerimizde analizlerimizi gerçekleştirmeye ve bu yönde gelişim planlarını hazırlamaya büyük önem veriyoruz.”

“Mikroservis mimarisinde API tasarımı, versiyon kontrolü gibi hususlara dikkat edilmeli”

Yazılım mimarisinde mikroservis kullanımlarına da değinen Fahri Öbek, bu yaklaşımın getirdiği avantajlar ve zorlukları şöyle değerlendirdi:

“Teknoloji trendlerini takip ederek bunların bize getireceği verimi gözeterek sürekli modernizasyon yapan bir ekibiz. Dolayısıyla yol haritamızda mikroservis yaklaşımı da yer alıyor. Pilot olarak mikroservis mimarisine taşıdığımız bir uygulamamız mevcut. Yakın bir zamanda diğer uygulamalarımızı da bu mimariye taşımayı planlıyoruz. Mikroservis mimarisi, her bir servisin bağımsız olarak geliştirilip dağıtılabilmesine olanak tanır. Böylece ekipler çevik yaklaşıma uygun birbirlerini bloklamadan ve beklemeden geliştirme faaliyetlerine devam edebilir. Servislerin bağımsızlığı, uygulamanın belirli kısımlarını yatay olarak ölçeklendirmeyi kolaylaştırır. Yani, sadece belirli bir servisin talep artışına cevap vermesi sağlanabilir.

Farklı servisler, farklı teknolojileri kullanabilir. Bu, ekiplere en uygun araçları ve teknolojileri seçme özgürlüğü sağlar. Bir servisteki bir hata, genellikle sadece o servisi etkiler. Bu, hataların diğer servisleri etkilemeden daha kolay izole edilmesini sağlar. Uygulamanın farklı kısımları bağımsız olarak güncellenebilir. Bu, değişikliklerin diğer servisleri etkilememesine ve uygulama üzerinde minimal kesintiye neden olmasına olanak tanır.

Bunun yanı sıra mikroservis mimarisi, birden çok bağımsız servisin etkileşim içinde çalışmasını içerir. Bu dağıtık yapı sistem karmaşıklığına neden olabilir. Servisler arasındaki iletişim, doğru bir şekilde yönetilmezse zor olabilir. API tasarımı, versiyon kontrolü gibi hususlara dikkat edilmesi gerekir.

Çok sayıda mikroservis, yönetim ve izleme zorluklarına neden olabilir. Tüm servislerin durumu, performansı ve güvenliği ile ilgili bütünleşik bir izleme yapmak mümkün olmayabilir. Ayrıca bu mimariye geçiş yeni lisans ve donanım maliyetleri getirmekte, bilgi sistemleri ekipleri içinde bu alanda yetkinlik ve uzmanlık oluşmasına da ihtiyaç duyulmaktadır.”

5G teknolojisi sizce bankacılık sektörüne ne tür kazanımlar getirecek?
Deloitte’un raporuna göre, 5G teknolojisinin teknolojinin üretkenliği ve otomasyonu etkileme fırsatı, makro ekonomimiz üzerinde sismik bir etki yaratabilir. 5G selefi 4G’ye kıyasla çok önemli bir dizi iyileştirme getiriyor. 5G, 4G’den 10 ila 100 kat daha hızlı. Bu, dijital ağlar üzerinden ışık hızında veri aktarımı anlamına geliyor. Ayrıca gecikmeyi 1 milisaniyenin altına düşürerek yanıt verme hızını önemli ölçüde artırıyor. Ayrıca Nesnelerin İnterneti hizmetleri (IoT) ile bağlantı için yeni olanaklar ortaya çıkıyor ve internete ve birbirlerine gerçek zamanlı olarak sorunsuz bir şekilde bağlanma imkanı getiriyor. Maliyeti yüksek olsa da 5G, finansal hizmetler de dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde değişim ve büyümenin katalizörü olacak. 5G, bankaların ve diğer finansal kuruluşların hem iç operasyonlar hem de müşteri etkileşimi için teknolojiyi kullanma şekillerinde önemli ölçüde reform yapmasını gerektirecek. 5G’nin gelişmiş müşteri deneyimi, ödeme güvenliğinin artırılması, süreçlerin optimize edilmesi ve maliyetlerin azalması başlıklarında benzersiz kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum. İletişim altyapısı dijitalleşmenin hızını artıracak en önemli altyapı bileşenidir. Tıpkı fiber ağların hayatımıza girmesi ve 4G ile beraber nasıl yeni cihazlar, yeni uygulamalar ve daha önce ulaşamadığımız içerik ve servisler hayatımıza girdiyse 5G ile beraber de bu teknolojinin daha etkin kullanılmasını sağlayacak donanımlar ve uygulamalar gelişecek ve şu an hayal bile etmediğimiz yeni kullanım alanları ortaya çıkacaktır. Bunu önceden öngören ve hazırlık yapanlar avantajlı konumda olacaklardır.

“Düzenlediğimiz etkinliklerle öğrencilere sadece teorik bilgi değil, pratik beceriler kazanma şansı da tanıyoruz”

Fahri Öbek ile IT departmanındaki yetenek yönetimi stratejilerini de konuştuk. Ekipteki yetenekleri geliştirmek ve yeni yetenekleri çekmek için izledikleri yaklaşımı anlatan Öbek, “We” programını detaylarıyla paylaştı:

“Genel olarak, IT personelimizin yeteneklerini güncel tutmak için eğitim, sertifikasyon programları, mentorluk gibi yöntemleri kullanmaktayız. Hızlı değişen bir sektör olması sebebi ile çalışanlarımızın yeniliklere ve yeni teknolojik gelişmelere hızlı bir şekilde adapte olmalarını sağlamaya odaklanıyoruz.

Bunu çalışanlarımızın gelişimine odaklanarak geniş bir eğitim yelpazesi ile sunuyoruz. Bu eğitimler, hem kariyer hem de kişisel hayat alanlarında çeşitli ihtiyaçları kapsıyor. Kariyer Geçiş Eğitimleri, Liderlik Eğitimleri, Yetkinlik ve Kişisel Gelişim Eğitimleri, Hackathon Platformu, Uzman Konuşmacıların davet edilmesi gibi aktiviteler yapılıyor. 

Nitelikli yetenekleri çekmek için kariyer gelişimi fırsatları, esnek çalışma modelleri, cazip ofis koşulları gibi unsurları içeren çeşitli teşviklere odaklanıyoruz. Çeşitli bakış açılarına ve beceri setlerine sahip bir ekip oluşturmak için çeşitlilik ve katılımı teşvik ediyor, çalışanların performanslarını düzenli olarak değerlendirme, geri bildirim sağlama ve başarılarını ödüllendirme süreçlerimiz ile performansı maksimumda tutmayı hedefliyoruz.

Bankamızın geleceğin liderleri ve uzmanları, genç yeteneklere yatırım yapma, onları sektöre çekme ve kariyerlerine katkıda bulunma konusunda hedefleri bulunuyor. ‘We’ programı altında bulunan ‘WE Staj’ ile zorunlu stajı bulunan lise ve üniversite öğrencilerine WE Staj Programları ile bankacılık deneyimi kazanma fırsatı sunuyoruz. ‘WE Plus’ ile 3. ve 4. sınıf üniversite öğrencilerine staj yapma ve aynı zamanda part-time çalışma imkanı sunarak, öğrencilere iş dünyasıyla erken dönemde etkileşimde bulunma fırsatı sunuyoruz. ‘WE Studio’ ile Case Study, Elevator Pitch, Leader Talks ve WE One Day gibi dört farklı etkinlik ile öğrencilere çeşitli deneyimler sunuyoruz. Bu etkinlikler, öğrencilere sadece teorik bilgi değil, aynı zamanda pratik beceriler kazanma şansı tanıyor. Ayrıca Etkinliklerle Kampüs Yaklaşımı ile kampüslerde etkinliklere aktif bir şekilde katılıyor. Öğrenci kulüpleri ile iş birliği yaparak stant ve sunum etkinlikleri düzenleyerek, genç yeteneklere bankayı tanıtmak ve onlarla doğrudan etkileşimde bulunmak üzere çeşitli etkinliklere katılıyoruz.”

“Karbon ayak izimizin azaltılmasını sağlayan projelerimiz ile yaklaşık 8,1 milyon kağıt tasarrufu sağladık”

Türkiye Finans Katılım Bankası’nın çevresel ve sosyal sorumluluk alanında, IT departmanının üstlendiği rolü sorduğumuz Fahri Öbek, sürdürülebilirlik ve toplumsal katkı konularında izledikleri stratejilerden şu şekilde bashetti:

“Türkiye Finans’ta sürdürülebilirlik çalışmalarını ‘Yarına Varız’ mottosuyla bir çatı altında toplayarak kurumsal kültürümüzün bir parçası haline getirirken, ekonomik, çevresel ve sosyal olmak üzere 3 ana odak alanı çerçevesinde planladık. Sürdürülebilirlik ve verimlilik arasındaki bağları dijital teknolojilere dayalı iş modelleri ile güçlendirme stratejisi izleyerek elde edilen faydaları maksimize ettik. IT departmanımız Bankamızın sürdürülebilirlik çalışmalarında kritik bir rol oynuyor. Verimlilik, performans ve müşteri memnuniyetini artırıcı çalışmalarımız aynı zamanda sürdürülebilirlik perspektifimizi ve karbon ayak izimizi azaltma hedeflerimizi de destekliyor. Bu projeleri, bu çıktıları elde etmek için holistik bir bakış açısıyla tasarlıyor ve uygulamaya alıyoruz. Özellikle karbon ayak izimizin azaltılmasını sağlayan projelerimizden Mobil Şube bildirimleri, EFT, havale talimatlarının dijitalleştirilmesi ve Merkezi Talimat Sistemi’ne geçirilmesi, kurumsal finansman faturalarının ve bağımsız denetim raporlarının dijitalleştirilmesi ve daha birçok projemiz ile yaklaşık 8,1 milyon kağıt tasarrufu sağladık. Bu yıl hayata geçirdiğimiz HR Paperless projesi kapsamında; işe alımdaki evrak sürecinin dijital ortama taşınmasını sağladık ve kağıtsız ortama geçtik. Proje kapsamında Platform Mobil uygulaması oluşturuldu, bankamızda işe başlayacak adaylar, işe giriş sözleşme onayı da dahil olmak üzere tüm işe giriş evraklarını Platform mobil uygulamamız üzerinden iletebilir duruma geldi ve süreçte de iki taraflı kolaylık sağlandı. Bu proje sayesinde de yılda ortalama 200 binin üzerinde kağıt tasarrufu sağlamayı planlıyoruz. 

Geliştirdiğimiz ‘Doküman Mobil Onay Projesi’ kapsamında da 145 dokümanın mobilden onaylanması için çalışmalar yürütülüyor. Bu sayede yıllık toplam 170 bin adet kağıt tasarrufu sağlanması hedefleniyor. Ayrıca bankacılık işlemlerinde dijitalleşmeyle yıllık kağıt tüketimi 25 bin koliden 5 bin koliye düşürüldü. Bir yandan kağıt tasarrufu sağlanırken diğer yandan fidan dikimini de ihmal etmedik. Yalnızca 2021 yılından bu yana TEMA Vakfı iş birliğiyle Umut Ormanı’na 24 bine yakın fidan dikildi.”

Teknolojiyi ve dijitalleşmeyi hayatı kolaylaştıran bir araç olarak kullandığınız yeni alanlar var mı?

Mobilden Taşıt Kredisi Başvurusu;
Süreçlerdeki dijitalleştirmeyi artırmak amacıyla, taşıt kredisi mobil uygulama üzerinden 7×24 ulaşılabilir bir ürün haline getirildi. Taşıt kredisi kullanmak isteyen müşterilerimiz dijital kanallarımızdan kullanıcı dostu mobil ekranlar üzerinden şubeye gitmeden taşıt kredisi kullanabiliyorlar.

Dijitalleşen Taşıt finansmanı başvurusunda finansman güvence sigortası, trafik sigortası ve kasko sigortası teklifleri de kolaylıkla görülebilmekte ve isteğe göre kolayca satın alınabilmektedir.

Taşıt finansmanlarında önemli bir yere sahip olan rehin süreçlerinin de dijitalleştirilmesi ile finansmanın teminat süreci otomatik oluşmakta ve teminat için gerekli tüm evrak ve sözleşmeler dijital olarak alınmaktadır.

Odak noktamız yalnızca kredi kullanacak müşterilerimiz değil, aynı zamanda araç satışını gerçekleştiren satıcılarında hayatını kolaylaştırmak oldu. Satıcıların araçları için kullanılan kredi sürecini, tüm şeffaflığı ile takip edebilmesi ve bu sayede güven duygusunun beslenmesi amacıyla oluşturulan web sitesi linki, satıcı ile paylaşılmakta, araç devri gerçekleştirildiği andan hesaba para geçene kadar tüm süreci izleyebilmeleri sağlanmaktadır.

Dijital Kanallarda Sigorta Ürünleri;
Bankamız Sigorta Ürünlerinde şube kanallarına ilave olarak dijital platform aracılığıyla tüm dijital kanallarımızda yaygın Sigorta Hizmetleri ağını devreye aldı. Stratejik olarak; hizmetlere kolay erişim, geniş ürün seçenekleri, hızlı ve kolay satın alma işlemleri, düşük maliyet, müşteri deneyimi, sadakat ve etkileşimi artırılması hedeflendi. Bu doğrultuda; müşterilerimizin dijital kanallarımızda 7/24 sigorta ürünlerinde teklif ve poliçe işlemlerini yapabilmesi sağlanmış oldu.

En önemlisi, müşterilerimize kullandıkları kredi işlemlerinde eş zamanlı finansal koruma özelliği sağlandı. Sigorta poliçelerinde Kasko, Trafik, DASK, Konut, İşyeri Yangın sigortaları olmak üzere 10 sigorta ürünü dijital kanallarımızdan müşterilerimizin kullanımına açıldı. Böylece müşterilerimizin risk yönetimine yardımcı olunuyorken, bankamıza olan güven ve bağlılıkları pekiştirilmiş olduk. Bu hizmetin yaygın bir hizmet ağı haline getirilmesi ile banka gelirlerinin çeşitlendirilmesi ve yeni gelir kaynakları oluşturulması hedeflendi. Tek bir kurum üzerinden hem finansal ihtiyaçlarını hem de güvence olarak sigorta hizmetlerini alabilir imkanlar sağlanmış oldu. Sonuç olarak; müşterilerimize ve bankamıza değer katan bir hizmet devreye alınmış oldu.

“IT stratejimizi, yeni nesil teknolojilerle en iyi kullanıcı deneyimi sağlamak üzerine şekillendiriyoruz”

Fahri Öbek ile sohbetimizi, Türkiye Finans’ın gelecek dönemdeki IT stratejisini konuşarak noktaladık. Öbek, önümüzdeki yıllarda odaklanacakları alanlar ve bekledikleri teknolojik değişimleri İŞTE Teknoloji okurları için anlattı:

“Dijital dönüşümü yönetmek ve banka hedeflerine en fazla katkıyı sağlayabilmek için Bankanın genel iş hedeflerinden ve vizyonundan yola çıkarak bir BS stratejisi belirliyoruz. Banka olarak, stratejimizi müşteri deneyimi ve müşteri memnuniyetini ana unsur kabul ederek şekillendiriyoruz. Hedeflenen bu iş stratejisini baz alarak yeni nesil teknolojilerle nasıl en iyi kullanıcı deneyimi sağlayacağımızı belirleyerek IT stratejimizi ve buna bağlı çözümlerimizi üretiyoruz. 

Teknolojinin kendini yenileme ivmesi her geçen gün daha da artıyor. IT stratejimizi bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak mobil teknolojiler, yapay zeka, bulut bilişim, büyük veri, açık bankacılık, operasyonel dijitalleşme, siber güvenlik gibi trendleri araştırarak finansal teknolojilerle uyumlandırmaya çalışıyoruz.

Gelecekte kişiselleştirilmiş mobil finansal teknolojilerin rekabeti şekillendireceğini ve bu ihtiyacı en iyi karşılayacak yapay zeka temelli hizmetlerin insan alışkanlıklarına en yakın deneyimi sunma imkanı sağladığı için yaygınlaşacağını ve kullanıcılara daha kolay bir finans yönetimi sunacağını düşünüyoruz.

Bulut bilişim altyapıları yapay zeka kullanımı ile oluşacak maliyetleri, daha çevik, ölçeklenebilir ve yönetilebilir hale getirmesine yardımcı olacak ana unsurlardan birisi olacak. Açık bankacılık hizmetlerinin yaygınlaşması ile finansal hizmetler çeşitlenecek ve bankalar ile fintekler arasındaki iş birliği ve yakın çalışma imkanları daha da artacaktır.”

“Turkcell’in hizmet kalitesi işimizi kolaylaştırıyor”
Bankamızın Genel Müdürlük ile Veri Merkezleri arasındaki fiber iletişim altyapısı ile yedek internet hattımız Turkcell Superonline üzerinden sağlanıyor. Ayrıca dış kurumlar ile iletişimi sağlayan kiralık hat hizmetleri, çağrı merkezi altyapısında kullanılan VOIP ses hizmetleri ve şubelerde ikinci yedek hat olarak kullanılan 3G hatlar Turkcell Superonline üzerinden alınıyor. Bu hizmetler kesintisiz ve yüksek performans gerektiren altyapı önemli bileşenleri olduğu için alınan tüm hizmetlerin kalitesi işimizi kolaylaştırıyor.

1- İnternet hizmeti: Bankanın Veri Merkezi İnternet hattı ve bu hat üzerindeki DDOS koruma hizmeti Turkcell Superonline üzerinden alınmaktadır. Bu hat sayesinde bankanın yedek internet hattı ihtiyacı karşılanmaktadır.

2- Dark fiber hizmeti: Genel Müdürlük binası ile Veri Merkezi bağlantısını sağlayan 10 Gbps hızındaki iki adet dark fiber hizmeti Turkcell Superonline üzerinden alınmaktadır. Yedekli yapıda çalışan bu iki hat sayesinde Genel Müdürlük binasının yüksek hızlı bir hat üzerinden çalışması sağlanmaktadır.

3- MPLS Kiralık hat hizmeti: TCMB, KKB, BKM, KOLAS, İGDAŞ gibi dış kurumları ile bankanın data iletişimini sağlayan ve MPLS altyapısı üzerinde çalışan kiralık hat hizmetleri Turkcell Superonline üzerinden alınmaktadır. Bu hatlar üzerinden ilgili kurumlar ile network bağlantısı sağlanmaktadır.

4- VOIP Ses hizmeti: Bankanın çağrı merkezi altyapısında kullanılan VOIP ses hizmeti yedekli bir yapıda Turkcell Superonline üzerinden alınmaktadır.

5- Şubeler hücresel mobil veri hizmeti: Bankanın şubelerinde ikinci yedek hat olarak kullanılan mobil data hatları Turkcell Superonline üzerinden alınmaktadır. Şubelerin ana hatlarında aynı anda yaşanan kesinti durumlarına şubelerin mobil data hatları üzerinden kesintisiz çalışması sağlanmaktadır.

Ayrıca kurum içinde kullandığımız GSM ve data hatlarımız da (cep telefonu, tablet, notebook vb. mobil cihazlar) Turkcell altyapısı üzerinden hizmet almaktadır.

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up