DİJİTAL ŞİRKETLER

Türkiye Yüzyılı’nı ‘Dijitalin Yüzyılı’ yapacağız

0

Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç: Turkcell’in geçmişi, sadece bir şirketin tarihi değil Türkiye’nin dijital yolculuğunun da tarihi. Türkiye Yüzyılı başlarken bir söz verdik; teknolojide ülkemizin en parlak yıllarını Türkiye Yüzyılı’nda yazacağız.”

1980 yılında Ankara’da doğan Dr. Ali Taha Koç, tam burslu olarak girdiği Bilkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden 2001 yılında mezun oldu. Ardından ABD’de burslu olarak Texas Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisansını ve doktorasını tamamlayıp iş hayatına başladı. 2006 yılında araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) mühendisi olarak başladığı Intel’de direktörlük pozisyonuna kadar yükselerek 8 yıl çalışan Koç, o dönemki tecrübelerini “Intel, kariyerimin başlangıcında müthiş bir deneyimdi. Buradaki görev süresi içerisinde 61 patent geliştirdim ve yazdığım 23 makale hakemli akademik yayında yer aldı. Birçok uluslararası proje geliştirip yönetme fırsatına sahip oldum. 2013 yılında en çok patent üreten ve ödül alan 10 mühendisten biri unvanını aldım. 2014 yılında Türkiye’ye dönüş kararı aldım.” sözleriyle anlattı.

5G’den inovasyona, yeni nesil teknolojilere yönelik stratejilerinden dijitalleşmenin yeniden tarihini yazmaya kadar derinlemesine Turkcell’in vizyonunu konuştuğumuz Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç ile çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik…

“Sahip olduğum bilgi ve tecrübeyi, ülkem için kullanmanın gururunu yaşadım”

Türkiye’ye dönme kararını nasıl aldığını ve bugüne kadar aradan geçen sürede neler yaptığını konuşarak sohbetimize başladığımız Dr. Ali Taha Koç, edindiği bilgi ve deneyimleri Türkiye için kullanmanın gururunu yaşadığını söyledi:

“Uluslararası bir şirketin ana merkezinde çalışmak, önemli bir bilgi birikimi kazandırıyor. Bu kazanımları kendi ülkemde devam ettirerek, teknoloji alanında ülkemize katkı sağlayabilmek her zaman öncelikli hedefimdi. Dönmemek üzere bir gidiş değildi benimki. 2014 yılında Türkiye’ye gelişim sonrasında Başbakanlık Başmüşaviri olarak çalışmaya başladım ve sahip olduğum bilgi ve tecrübeyi ülkem için kullanmanın gururunu yaşadım. Aynı yıl Cumhurbaşkanlığı Bilgi Teknolojileri Başkanlığı’na atandım. Eşzamanlı olarak tüm bakanlıklardan ve güvenlik birimlerinden bilgi akışını sağlayan Cumhurbaşkanlığı Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi’nin (DBKM) kurulum sürecini yönettim. Eylül 2018’de ise kariyerimin en önemli adımı başladı ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı’na atandım. Cumhurbaşkanlığı’ndaki görevlerimin yanı sıra Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş. yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptım. 2018-2023 arası Türkiye’de pek çok yeniliği hayata geçirdik ve Türkiye’nin dijitalleşme sürecine katkılarda bulunduk. Bir yandan da Bilkent Üniversitesi’nde Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans ve doktora dersleri vermeye başladım.”

“2023 yılı net karımız %82 artarak 12,6 milyar TL’ye yükseldi”

Geçtiğimiz Ekim ayında Turkcell’deki görevine başlayan Koç, yeni kariyer yolculuğundan duyduğu heyecanı ve Turkcell’in 2023 yılının değerlendirmesini şu kelimelerle anlattı: 

“Ankara’da hayat tüm hızıyla ilerlerken karşımıza yeni bir yol çıktı ve Turkcell yolculuğu başladı. Ülkemizin teknoloji alanındaki bu güzide şirketinde Ekim ayından bu yana Genel Müdür olarak bayrağı taşımanın onuru ve sorumluluğuyla yola devam ediyorum. Burada çok güzel bir ekiple çalışmak ayrı bir keyif elbette. Her fırsatta vurguladığım gibi teknoloji alanında 30 yıldır ülkemize öncülük eden şirketlerden biri olan Turkcell’in en büyük zenginliği, deneyimli ve vizyoner çalışan ekibine sahip olması.

Hızla geçen 5 ay geride kaldı ve 21 Mart’ta, 2023 operasyonel ve finansal sonuçlarımızı açıkladık. Geride kalan yıla baktığımızda, 2023 zor bir seneydi ama iş alanlarımızın tamamında güçlü bir performans sergiledik. Her alanda kuvvetli sonuçlar açıkladık. Tüm beklentilerimizi başarıyla gerçekleştirdik. Yıl sonunda gerçekleşen Ukrayna operasyonlarımızın verilerini de göz önüne aldığımızda hem gelir hem de FAVÖK beklentimizi aştık. 2023 yılında enflasyon muhasebesi uygulamasına geçildi. Bu kapsamda, yılı çift haneli reel büyüme ile kapattık. FAVÖK marjı yıllık bazda %20 yükselirken, net kar ise %82 yükselerek 12,6 milyar TL’ye yükseldi. Gelir büyümesindeki hızlanma sayesinde, yatırımlarımızın gelire oranı 2023 yılı sonunda %21 seviyesinde sonuçlandı. 

Gelecek dönemde teknolojik yeteneklerimiz ve inovasyon gücümüz sayesinde pazardaki konumumuzu güçlendirecek, toplum için daha güçlü bir dijital gelecek ortaya koyacağız. Ve tüm çalışma arkadaşlarımızla birlikte Turkcell’in 30 yıllık dinamik birikimini ülkemizi teknoloji dönüşümündeki liderliğe taşınması hedefiyle artan tempoda sürdüreceğiz.”

“Uydu üzerinden doğrudan telefonlara SMS, ses ve data servislerini test etmeyi planlıyoruz”

Dr. Ali Taha Koç ile Turkcell’in genişleyen altyapısı ve çözümlerinin, iş dünyasına ve son kullanıcılara sağladığı avantajları da konuştuk. Uydu teknolojilerine yönelik yaklaşımlarından bahseden Koç, yeni oyun planlarını şu şekilde açıkladı:

“Sektörümüzdeki düzenleme ve işleyişe liderlik eden Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından geçtiğimiz yıl sonuna doğru açıklanan 3. çeyrek pazar verilerine göre ülkemizde 91 milyondan fazla mobil abone var. Bu abonelerin yaklaşık 84 milyonu 4.5G’den faydalanıyor. Mobil internet kullanımında da geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 25’lik bir artış söz konusu. 

İletişim teknolojileri, günlük hayatımızda her aktivitenin bir parçası haline geldi. Birbirimizle haberleşebilmenin ötesinde tüketiciler, artık her yerde her an bağlantıda kalabilmek istiyor. Abonelerimiz artık arama ya da SMS hizmetlerinden daha çok internet üzerinden uygulamaları kullanarak iletişim ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Her gün küresel çapta yaklaşık olarak 2,5 kentilyon bayt veri oluşturuyoruz. Bunun ne demek olduğunu anlayabilmek için şöyle ifade edeyim: Dünyadaki dijital verilerin %90’ı, sadece geçtiğimiz birkaç yıl içinde üretildi. Şimdi böyle bir atmosferde, bağlantı hizmeti sağlamak hiç kolay olmasa da sıfır hata vizyonumuzla hareket ediyoruz. 

Yenilikçi teknolojileri kendi sistemlerimize entegre ederken en büyük önceliğimiz, ana işimizi hatasız bir şekilde yapmak. Fakat ülkemize bu alanda ilkler kazandıran ve yenilikleri ilk defa test eden yine biz olmaya devam ediyoruz. Örneğin cep telefonu sinyalleriyle ulaşılamayan bölgelere, uydu teknolojileriyle kapsama getiren yeni bir oyun planımız var. Uydu üzerinden doğrudan telefonlara SMS, ses ve data servislerini test etmeyi planlıyoruz.”

“Yıl sonuna kadar toplam 2 bin 400 yeşil enerji sahasını devreye alacağız”

Enerji verimliliği stratejileri ile sürdürülebilirlik ve inovasyon konularına da değindiriğimiz Koç, hedeflerinin 2050’ye kadar ‘karbon net sıfır’ olduğunu ifade etti:

“Sanayi devriminin iklim krizini ‘Teknoloji Devrimi’ ile yenme hedefiyle enerjiyi ve sürdürülebilirliği şirket stratejimizin ana odak alanlarından biri olarak belirledik. Bu kapsamda Bilim Temelli Hedefler Girişimi’nin (SBTi) kıstaslarına uygun olarak 2030 sera gazı azaltım hedeflerimizi oluşturduk ve SBTi tarafından da onay aldık. Türkiye’de telekomünikasyon ve teknoloji sektöründe SBTi hedefi onaylanan tek şirketiz. 

Dünyanın en önemli çevre girişimlerinden biri olan Karbon Saydamlık Projesi’nde (CDP) notumuzu A liderlik seviyesine çıkardık. Bu konuda Türkiye’de A notuyla değerlendirilen telekomünikasyon sektörünün tek şirketiyiz. CDP’nin hem İklim Değişikliği hem de Tedarikçi İlişkileri Değerlendirmesi’nde Global İklim Liderleri arasındayız. Türkiye’de borsaya kote şirketler arasında sürdürülebilirlik performansı en iyi 25 şirketin içinde yer alıyoruz.

Sertifikalı %100 yenilenebilir enerji kullanıyoruz. 18 MW gücünde rüzgâr enerjisi santralinin (RES) yanı sıra 300 MW arazi tipi güneş enerjisi santrali (GES) yatırımlarımıza son hızla devam ediyor. İki yıldır sürdürdüğümüz Greensite projemiz sayesinde uygun lokasyonlardaki baz istasyonlarımızı, yapay zeka desteği ve güneş enerjisiyle çalışan sistemlere dönüştürüyoruz. Bu kapsamda 2024 yılı sonuna kadar toplam 2 bin 400 yeşil enerji sahasını devreye almış olacağız. 2026 itibarıyla yeşil enerji kaynaklarından sağlanacak üretimle, toplam elektrik ihtiyacımızın yüzde 65’ini karşılamayı planlıyoruz. En geç 2030’a kadar bunu yüzde 100’e ulaştıracağız. Nihai hedefimiz ise 2050’ye kadar ‘karbon net sıfır’ şirket olmak.”

5G teknolojisi ile iş dünyasında neler değişecek? Özellikle şirketlerin dijital dönüşüm süreçlerine nasıl destek sağlanacak?
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: 5G teknolojisi, nesneler arası bağlantı için geliştiriliyor; yani akıllı sanayileşme ve alan bazlı yeni teknolojiler için bir iletişim altyapısı sunuyor. Sürücüsüz araçlar, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, uzaktan ameliyat, insansız hava araçları, nesnelerin interneti gibi iş modelleri göz önünde bulundurularak geliştirilen bir teknoloji… Farklı 5G modelleri, farklı özelliklerde şebeke performansı sunduklarından, iş modeli ile şebeke modeli ilişkisinin en baştan oluşturulması kritik önem taşıyor. Bağlı IoT cihazların sayısının 2 yıl içinde 15 milyarı aşacağı düşünüldüğünde, nesnelerin (her şeyin) birbirine bağlanması açık, kesintisiz, sürdürülebilir ve güvenli ağ çözümleri gerektiriyor. 

Sektörümüzde önümüzdeki yıllarda büyümenin önemli bir kısmı da “Nesnelerin İnterneti” yani bağlantılı “nesneler”den gelecek ve buna bağlı olarak bu segmente olan odağımızı artıracağız. Hem Nesnelerin İnterneti hem de temel telekomünikasyon hizmetleri kapsamımızı güçlendirmek amacıyla bir yandan da karasal olmayan ağlar (NTN) veya uydu ağlarındaki fırsatlara odaklanacağız. 

5G, Türkiye’nin dijital dönüşümünü başarması ve dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girebilmesi için kritik öneme sahip. Biz de Turkcell olarak hem mobil hem fiber şebekelerimizde, 5G ve ötesi yeni nesil teknolojileri de düşünerek yatırımlarımızı yapmaya devam ediyoruz.

“Turkcell, Türkiye’nin dijital dönüşümünün lokomotifi”

Ali Taha Koç’a yapay zekanın önümüzdeki dönemde hayatımıza nasıl yenilikler sunacağını da yönelttik. Yapay zekanın Turkcell’de her zaman öncelikli alanlardan biri olduğunu söyleyen Koç, yeni nesil teknolojilere adapte olma konusundaki stratejilerini de paylaştı:

“Yapay zeka gündemini bir tür ‘çağ değişimi’ olarak görüyoruz. Müşterilerimize en iyi hizmeti verebilmek için yapay zeka tabanlı analitik modeller geliştiriyoruz. Yapay zeka, dünya genelinde bu kadar popüler olmadan önce de Turkcell’de öncelikli alanlardan biriydi. Hatta Ocak 2020’de Turkcell Yapay Zeka İlkeleri’ni açıklayarak yenilikçi teknolojiler konusundaki liderliğimizi de bir kez daha göstermiş olduk. Özellikle son 5 yılda doğal dil ve görüntü işleme teknolojilerinde olan yeniliklerle yapay zekanın farklı alanları hayatımıza girdi. Biz de Turkcell olarak bu süreçte oluşturduğumuz GPU tabanlı altyapılarla çok farklı modeller geliştirerek çözümler üretiyoruz. 

Örneğin, Turkcell mühendisleri tarafından geliştirilen ‘Baz İstasyonu Hizmet Kesintisi Tahmini’ sistemi ile ağlardan gelen yüz milyonlarca alarm, nesnelerin interneti ve yapay zeka algoritmalarıyla yorumlanıyor. Böylece şebekemizde oluşabilecek olası sorunları öngörüyor ve ağ kesintisi yaşanmadan arızaları önleyebiliyoruz. Bir diğeri, doğal dil işleme çözümlerimiz… Verilen her türlü metni insan sesine çok yakın bir şekilde seslendirebiliyoruz. Şu an IVR üzerinde paket bilgilerini bu şekilde sese dönüştürerek müşterilerimize sunuyoruz. Görüntü işleme, ses işleme, makine öğrenmesi yöntemleri, kimlik belgelerinde sahtecilik tespiti, dijital doğrulama gibi hizmetler için doğal dil işleme çözümlerimiz pek çok fayda sağlıyor. Ayrıca müşteriye temas ettiğimiz tüm kanallarımıza entegre olarak çalışan tamamen kendi kaynaklarımızla geliştirdiğimiz sanal asistanımız var. Görüntü işleme çözümleri alanında da kendi optik karakter tanıma ve yüz tanıma servislerimizi geliştiriyoruz. Geliştirdiğimiz yüz tanıma servisimiz, dünya çapında kabul gören NIST testinden yüksek bir skorla onay aldı. Bu da Turkcell’in teknolojik liderliğinin göstergelerinden biri oldu. Yapay zeka çözümlerinin araçlarda çalışacak cihazlara entegre edilmesi ve bunlara özel yapay zeka modellerinin geliştirilmesi çalışmalarımız da devam ediyor.

Turkcell, Türkiye’nin dijital dönüşümünün lokomotifi. Türkiye’nin telekomünikasyon ve teknoloji tarihinde izleri olan, stratejik öneme sahip bir marka. Bu nedenle sorumluluklarımızın farkındayız. “İnsan için teknoloji” ilkesiyle hareket ediyoruz. Dijital dönüşümün sadece teknolojiyle değil; aynı zamanda insani değerlerle, güven ve sorumlulukla ilerlediğine inanıyoruz. Bundan 4 yıl önce açıkladığımız Yapay Zeka İlkeleri ile bu teknolojileri sorumlu bir şekilde kullanma ve güvenliği en ön sırada tutma taahhüdünde bulunarak bu konuda da önemli bir öncülüğe imza attık. Daha önce de söylediğim gibi; yenilikçi teknolojileri kendi sistemlerimize entegre ederken önceliğimiz ana işimizi hatasız bir şekilde yapmak.”

Turkcell’in veri merkezi, bulut ve siber güvenlik alanında özellikle son 8-10 yılda çok önemli yatırımları var. Önümüzdeki dönemde bu yatırımlarla ilgili ne gibi yeni adımlar hedefleniyor?
Birinci Sanayi Devrimi’nde insan gücü ve fiziksel beceriler, İkinci Sanayi Devrimi’nde akıl ve bilişsel beceriler, Üçüncü Sanayi Devrimi’nde ise endüstriyel bilgi teknolojileri öne çıkıyordu. Bu devrimlerde ham maddeler altın, petrol, demir ve benzeri madenlerdi… Şimdi ise dijital çağdayız, veri çağının içindeyiz. Bu dijital çağın ham maddesi ise ‘veri’dir. Bu nedenle veri başlığını önemsiyoruz. Doğal olarak bulut ve siber güvenlik de bu konunun alt başlıkları olarak masamızda. 

Türkiye geneline yayılmış stratejik lokasyonlarda 4 tane yeni nesil veri merkezimiz var. Veriyi sadece taşımak veya saklamak değil, aynı zamanda güvenliğini sağlamak da çok önemli… Ülkemizde de siber güvenlik ile kişisel mahremiyetin korunmasını ulusal güvenliğin, toplum güvenliğinin bir parçası olarak görüyoruz. Sahip olduğumuz verinin güvenliği bizim için artık sınırlarımızın güvenliği kadar önemli ve öncelikli. Türkiye’nin yanı sıra dünyanın önde gelen markaları da verilerini güvenle saklamak için Turkcell veri merkezlerini tercih ediyor. 

Veri merkezi işletmeciliğinde Türkiye’de açık ara lideriz; sektörün üçte birinden fazlasını tek başımıza domine ederken, aynı zamanda en yakın rakibimizin bile iki katına yakın beyaz alan kapasitesine sahibiz. Yeni dönemde planlanan yatırımlarla kapasitemizi ve etkinliğimizi daha da artırmayı amaçlıyoruz. Bu noktada ‘hyper-scaler’ olarak adlandırabileceğimiz, küresel markalardan birini Türkiye’ye getirmeyi hedefliyoruz. Bu alana büyük önem veriyoruz. Veri merkezi şirketi kurmayı planlıyoruz. Çünkü dünyanın geleceğine yön veren ‘veri egemenliği’, bir şirketi de bir ülkeyi de rekabete dayanıklı kılan önemli bir faktör.

“Turkcell’i ülkemizin teknoloji dönüşümünün liderliğine taşıyacağız”

Turkcell, son 30 yıldır Türkiye’nin dijitalleşmesinde büyük bir rol üstlendi. Geçen bu 30 yılı değerlendiren Dr. Ali Taha Koç, yeni dönemle birlikte bir kez daha dijitalleşmenin tarihini yazmayı hedefledikleri alanları da aktardı:

“Turkcell, Türkiye’de iletişim teknolojilerinin öncü kurucusu konumda, kurumsal kültürü olan, 30 yıllık bir marka. Ülkemizdeki mobil iletişim, Şubat 1994’te Turkcell ile yapılan “ilk alo”yla başladı. Haberleşme teknolojileri alanındaki liderliğini son 10 yılda dijitalleşme alanındaki öncülüğüyle destekleyen Turkcell; müşterilerinin dijitalleşme yolculuklarına değer katma ve hayatlarını zenginleştirme vizyonuyla çalışan büyük bir organizasyon. 

Kamuda ve küresel teknoloji şirketlerinde elde ettiğim bilgi birikim ve deneyimlerden faydalanarak, Turkcell’in Türkiye’nin dijital egemenliğindeki öncü konumunu daha da ileriye taşımaya kararlıyız. Teknolojik yeteneklerimizi ve yetkinliklerimizi kullanarak, inovasyonu teşvik ederek toplum için daha parlak bir dijital gelecek yaratmayı hedeflerken, ekip arkadaşlarım ile beraber Turkcell’i ülkemizin teknoloji dönüşümünün liderliğine taşıyacağız. Turkcell’in genlerinde olan potansiyeli açığa çıkartabilmek için, teknolojik ilerleme ve inovasyona daha fazla odaklanmayı, sürdürülebilir büyüme sağlamayı ve Turkcell hissedarlarına değer yaratmayı amaçlıyoruz.

Bu sene 30’uncu yılımız. Müşterilerimizin genel memnuniyet seviyesini yukarıya taşıyacağımız, markayla olan bağlarını daha da güçlendireceğimiz işlere imza atmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda teknoloji ve dijitalleşme tarafında gerçekleştireceğimiz atılımlarla nasıl bir gelecek tasavvur ettiğimizin ön izlemelerini sunacağımız bir dönem olacak 2024… Bu sene 30’uncu yılımızı tüm müşterilerimizle, iş ortaklarımızla, tüm kamuoyuyla birlikte kutlayacağız. Hep söylediğim gibi; Turkcell’in geçmişi, sadece bir şirketin tarihi değil Türkiye’nin dijital yolculuğunun da tarihi. Türkiye Yüzyılı başlarken bir söz verdik; teknolojide ülkemizin en parlak yıllarını Türkiye Yüzyılı’nda yazacağız. Türkiye Yüzyılı’nı ‘Dijitalin Yüzyılı’ yapacağız.”

“Türkiye’nin verisini korumak ve Türkiye’yi dijitalleştirmek için çalışacağız”

Ali Taha Koç ile gerçekleştirdiğimiz bu özel sohbeti, 2024 ve sonrası için belirledikleri yol haritasını sorarak noktaladık:

“İçinde büyüdüğü toplum için her alanda değer üreten Turkcell, tüm gücüyle Türkiye için çalışıyor. Dijital dönüşüm süreçlerinde hangi sektörden olursa olsun tüm şirketlere destek verirken; üretime dahil olan kadınları, geleceğin parlayan yıldızı gençleri ve başarılarıyla göğsümüzü kabartan sporcuları destekliyor. 

Turkcell olarak, büyüyen mobil ekosistemin tüm paydaşlarıyla birlikte nasıl daha iyi çalışabileceğine dair kafa yoruyoruz. Telekomünikasyon operatörü müşteri evreni doygunluk noktasına ulaşıyor demek yanlış olmaz. Tam da bu yüzden 40 milyonu aşkın müşterimizin memnuniyetini sağlamaya devam ederken, Dijital İş Servisleri alanındaki gücümüzü artırarak ve Türkiye’nin teknoloji konusunda lider sistem entegratörü olma özelliğimizi daha da geliştirerek büyümeyi planlıyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda her zaman daha yalın, daha anlamlı ve yenilikçi çözümler üretebilmeyi amaçlıyoruz. 

30 yıldır olduğu gibi bundan sonraki dönemde de iletişim ve teknoloji imkanlarıyla Türkiye’nin verisini korumak ve Türkiye’yi dijitalleştirmek için çalışacağız.”

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up