IoT - NESNELERİN İNTERNETİMakaleler

IoT cihazlarındaki gizli tehlike: Sıfır güven yaklaşımı şart!

0

Güvenliğe sıfır güven yaklaşımı, günümüzde kuruluşlar tarafından benimsenen standart bir yaklaşım haline geldi. Bu yaklaşım, ağa erişmek isteyen hiçbir kullanıcının kimliğinin doğrulanmadan ve sürekli olarak onaylanmadan kabul edilmeyeceği anlamına geliyor. Yani, bir kullanıcının ağa bağlanabilmesi için güvenlik kontrollerini geçmesi ve kimlik doğrulamasını sağlaması gerekiyor. Bu, potansiyel tehditleri önlemek ve güvenlik açıklarını en aza indirmek için alınan önemli bir güvenlik önlemidir.

Kurumsal IoT Tehlikeleri

Kuruluşlar, günlük faaliyetlerini sürdürmelerine yardımcı olması için IoT cihazlarına güveniyor. Bu cihazlar, güvenlik kameraları, yazıcılar, akıllı TV’ler, konferans odası ekipmanları, mutfak ekipmanları ve çevresel sensörler gibi bir işletmenin çalışmasını sağlayan çeşitli cihazlardan oluşuyor. Ayrıca akıllı kilitler, oda giriş yönetim sistemleri, termostatlar, duman dedektörleri ve havalandırma sistemleri de işletmelerde yer alabiliyor.

Bu cihazlar, görevleri tamamlamak ve ağ içindeki veya dışındaki diğer cihazlarla veri paylaşmak için yazılım kullanıyor. İletişimleri tipik olarak makineden makineye otomatik olarak gerçekleşir ve bir insan içermez. Bu nedenle, güvenlik açısından anlamlı bir şekilde izlenmeyebilirler. Ayrıca, çoğu zaman bu cihazlar, tesis ekibi tarafından BT ekibinden ayrı bir alan olarak kabul ediliyor ve korunması gereken kurumsal ağın kapsamı dışında değerlendiriliyor.

Zayıf Güvenliğin Kökleri

Birçok IoT cihazı, kutudan çıkar çıkmaz zayıf güvenlik özellikleriyle geliyor. Varsayılan parolaların değiştirilmemesi, güncelleme ve yama konusunda zayıf taahhütler, düzenli güncelleme programlarının olmaması gibi zayıf güvenlik uygulamaları yaygındır. Birçok cihaz ayrıca kullanıcı arayüzlerinden yoksundur ve göz ardı edilme eğilimindedirler.

Bu nedenle, modern güvenlik kontrollerini desteklemeyen IoT cihazlarının İki faktörlü kimlik doğrulama ve ağ trafiğinin izlenmesi gibi güvenli kontrollerden yoksun olmaları, güvenlik açıklarına davetiye çıkarıyor.

Sıfır Güven Yaklaşımı

İşte tam da bu noktada sıfır güven yaklaşımının önemi ortaya çıkıyor. Sıfır güven yaklaşımı, her bir cihazın potansiyel bir güvenlik açığı olduğunu varsayarak her eylemi izliyor ve kontrol ediyor. Bu, insan ya da cihaz tarafından gerçekleştirilen her eylemin kötü niyetli olabileceğini varsayarak güvenlik önlemlerinin alınmasını sağlıyor.

Sıfır güven yaklaşımı, IoT aracılığıyla yönetilen saldırıların kapsamını sınırlamada etkili olabilir. Sürekli güvenliği doğrulamanın ve her varlığa mümkün olduğunca yakın yerleştirmenin, siber saldırıların işletmelerde geniş kapsamlı sonuçlar doğurmasını engelleyebilir.

Güvenlik İyileştirmeleri

IoT cihazlarının güvenliğini sağlamak için kuruluşların belirli adımlar atması gerekiyor. Her bir cihazın güvenliğini sürekli olarak izlemek için adımlar atılmalı, cihaz üreticilerinin güncelleme ve yama taahhütlerine dikkat edilmelidir. Ayrıca, tüm teknoloji tedarikçilerinin yeni yazılım güncellemeleriyle ilgili bildirimlerine abone olunarak ve belgelenmiş bir süreç izlenerek herhangi bir güvenlik güncellemesi zamanında yüklenmelidir.

IoT cihazlarının güvenliğinin artırılması için aşağıdaki adımlar atılabilir:

Varsayılan Parolaların Değiştirilmesi: IoT cihazları, çoğu zaman kutudan çıkar çıkmaz varsayılan parolalarla gelir. Bu parolaların değiştirilmesi, cihazın güvenliğini artırmada önemli bir adımdır.

Güncelleme ve Yama Yönetimi: Cihaz üreticilerinin güncelleme ve yama taahhütleri takip edilmeli ve zamanında gerçekleştirilmelidir. Bu, cihazın güvenlik açıklarına karşı daha dayanıklı hale gelmesini sağlar.

İki Faktörlü Kimlik Doğrulama: Cihazlar, kullanıcıların kimliklerini doğrulamak için iki faktörlü kimlik doğrulama gibi güvenli yöntemleri desteklemelidir.

İzleme ve Denetim: Cihazların ağ trafiği ve erişimleri izlenmeli ve denetlenmelidir. Bu sayede güvenlik ihlalleri tespit edilebilir ve hızlıca müdahale edilebilir.

Sürekli Eğitim: Kuruluş çalışanları, IoT cihazlarının güvenli kullanımı ve siber güvenlik konusunda düzenli olarak eğitilmelidir. Bilinçli kullanıcılar, güvenlik açısından daha sağlam bir savunma oluşturur.

IoT cihazları, kuruluşlar için önemli bir siber güvenlik riski oluştururken, sıfır güven yaklaşımı bu risklerle başa çıkmak için etkili bir strateji olarak kabul ediliyor. Kurumsal IoT güvenliği için önemli adımlar atmaya ve cihazların güvenliğini sürekli izlemeye odaklanmak, kuruluşların siber saldırılardan korunmasına yardımcı olacaktır.

Ancak, her ne kadar güvenlik güncellemeleriyle donatılmış olsalar da IoT cihazlarına tamamen güvenmemek önemlidir. Çünkü her bir cihazın potansiyel bir güvenlik açığı olabileceği varsayımıyla hareket etmek, daha güvenli bir işletme ortamı oluşturmada kritik bir adımdır.

Bunun yanı sıra, güvenlik risklerinin belirlenmesi ve önlem alınması için işletmelerin IoT cihazlarını BT ekibiyle entegre etmeleri önemlidir. BT ekipleri, IoT cihazlarının ağa bağlanması ve güvenlikle ilgili tüm yönleriyle ilgilenmelidir. Aynı zamanda, tesis ekibi de IoT cihazlarının güvenliğine katkıda bulunabilir ve güvenlik açısından zayıf noktaları tespit etmek için iş birliği yapabilir.

Sonuç olarak, IoT cihazları, işletmeler için önemli faydalar sağlasa da aynı zamanda güvenlik riskleri de barındırıyor. Sıfır güven yaklaşımı da kuruluşların IoT cihazlarının güvenliğini sağlamak için etkili bir strateji sunuyor. Ancak, tamamen güvenmeye karşı tedbirli olmak ve sürekli güvenlik önlemleri almak, siber saldırılar ve veri ihlalleri gibi potansiyel tehditlere karşı savunma mekanizmalarını güçlendirebilir. İşletmeler, siber güvenlik konusunda sürekli bir çaba içinde olmalı ve IoT cihazları dahil olmak üzere tüm varlıklarını güvende tutmak için sıfır güven yaklaşımını benimsemelidir.

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up