İŞ ANALİTİĞİYÖN VEREN LİDERLER

2 milyon kişi BinBin kullanarak 7,5 milyon kg CO2 salınımına engel oldu

0

BinBin CEO’su Kadir Abdik: “Karbon salınımını azaltan, insan odaklı ve mutlu bir yaşamı hedefleyen bir şirket olarak hedefimiz 2025 yılına kadar ulaşım aracı kullanan her 3 kişiden 2’sinin mikromobilite araçlarına geçiş yapmasını sağlamak.”

Çevre kirliliğinin önemli sebeplerinden biri, kuşkusuz ulaşım araçları. Bu noktada mikromobilite araçları, çevresel sürdürülebilirlik ve daha yaşanabilir şehirler yaratma noktasında kilit rol alıyor. BinBin ise sunduğu mikromobilite çözümleriyle hem insan hem çevre odaklı bir yaklaşım sunuyor. Öyle ki sadece 2022 yılında 2 milyon kişi BinBin kullanarak 30 milyon kilometre yol kat etti ve yaklaşık 7,5 milyon kg karbondioksit salınımına engel oldu.

2025 yılına kadar ulaşım aracı kullanan her 3 kişiden 2’sinin mikromobilite araçlarına geçiş yapmasını sağlamayı hedeflediklerini söyleyen BinBin CEO’su Kadir Abdik ile hem mikromobilite çözümler hem de girişimcilik üzerine konuştuk…

Kadir Bey sizi tanıyabilir miyiz?
2014 yılında Şişli Terakki Lisesi’nden mezun oldum. Sonrasında Bellerbys Collage’da hazırlık eğitimi aldım ve üniversite eğitimime yurt dışında devam ettim. Önce Coventry University London’a geçtim, sonrasında da University of Roehampton’da İşletme bölümünden mezun oldum. 2021 yılında da University of Law’da yüksek lisansımı tamamladım. Akademik sürecim burada tamamlanmış oldu ama öğrenci olma ruh halimi hiç kaybetmedim diyebilirim. Bugün de okumayı, araştırmayı, yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyor ve buna mümkün olduğunca çok zaman ayırıyorum. 

Çocukluğumdan beri hep kendi işimi kurmayı, ticaretin içinde yer almayı istemiştim. Bugünden geriye baktığımda bunun aslında girişimcilik ruhu olduğunu görebiliyorum. Bu yüzden iş hayatına da ilk olarak yeni bir girişim fikriyle atıldım. BinBin’den önce “Çay Dünyası” adlı bir zincir kurmak üzere yola çıktım. Kahve zincirlerine alternatif olarak, Türkiye’de insanların damak tadına ve kültürüne daha uygun olduğunu düşündüğüm çay odaklı bir girişimdi. Ancak özellikle pazarlama alanında yeterli deneyime sahip olmadığım için başarısız oldu bu girişim. Bu başarısız girişim benim için okul gibiydi, bu macerada yaptığım hatalardan dersler çıkardım ve bu tecrübelerim sonrasında 2019 yılında 5 kurucu ortak olarak BinBin’i hayata geçirdik. 

BinBin’in hikayesini de merak ediyoruz. BinBin’i rakiplerinden farklı kılan unsurlar neler?
BinBin’i henüz Türkiye’de bir ulaşım aracı olarak scooter’ın ya da paylaşımlı scooter işinin hiç bilinmediği bir dönemde kurduk. 5 arkadaş olarak yola çıktık. Çoğumuz dünyanın farklı yerlerinde bu modeli görmüştük. Örneğin ben ilk olarak Portekiz’de gördüm. İhtiyacın olduğunda scooter’ı alıyorsun, işin bittiğinde bırakabiliyorsun. Bizim gibi ciddi ulaşım ve trafik sorunu olan ülkeler için son derece pratik ve çevreci bir çözüm olduğuna inandık. 

Tamamen kendi imkanlarımızla yola çıktık. Sirkeci’den kredi kartlarımız ile 20 adet scooter aldık. Bütün sermayemizi buraya bağladığımız için cihazlarımızın güvenliği bizim için kritik hale geldi. Bu yüzden ilk etapta daha güvenli alanlarda hizmet vermenin bizim için daha doğru olacağını düşündük. İlk olarak operasyonlarımıza Yıldız Teknik Üniversitesi içinde başladık, daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi’ni dahil ettik. Bu bize, hedef kitlemizde önemli bir yeri olan genç arkadaşlarımızdan geri bildirim alma imkanı da verdi. Daha sonra scooter’ların yürüme mesafelerini kısaltma işleviyle anlamlı olacağını düşünerek İstanbul Havalimanı’nda faaliyete başladık. Pandemi döneminde ise bu üç alanın da kapanması ile birlikte şehir merkezlerine geçiş yaptık. İstanbul ile başladık. Bugün İstanbul, Konya, Kayseri, Antalya, Samsun, Eskişehir, İzmir, Uşak, Adana, Kocaeli, Diyarbakır, Bursa, Trabzon, Gaziantep ve Sakarya’da varız. 

Bizi en güçlü kılan yanlarımızdan biri güçlü ekibimiz. Şu anda 600 kişiyi aşan bir ekiple 5 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Operasyondan ödeme yöntemine, performans iyileştirmeden yeni araç teknolojilerine kadar birçok alanda çalışmalar yürüten güçlü bir ürün yönetimi ve Ar-Ge ekibimiz var. Ekibimiz, özellikle sahadaki aktif testler ışığında alınan sonuçlara göre sürüş güvenliği ve operasyonel mükemmelliği ön planda tutarak pek çok geliştirmeye imza atıyor. Yüksek performanslı ve güvenilir scooter, yerli yazılım ve mühendislik, maksimum verim için sürüş modları ve kullanıcı dostu arayüz gibi iddialı olduğumuz pek çok kasımız, nitelikli Ar-Ge ekibimiz sayesinde her geçen gün daha da güçleniyor.

BinBin gibi Türkiye’deki yeni nesil ulaştırma araçları giderek çeşitleniyor, toplum tarafından da benimseniyor. Her geçen gün köklerini daha da derinleştiren bu ekosistemi hem sektörel hem de son kullanıcı özelinde nasıl değerlendirirsiniz?
Ulaşım dünyasında köklü bir dönüşüm yaşanıyor. Yolculuk mesafeleri giderek kısalıyor, insanlar pandemi dönemi sonrasında çok fazla kalabalıklara karışmak istemiyor, özellikle genç nesiller sahiplenme yerine paylaşımlı modelleri tercih ediyor. Mikromobilite sektörü, bütün bu dönüşümlerden beslenerek bu dönüşümü hızlandırıp çevreye, topluma, yaşam kalitesine daha fazla katkı sağlayarak büyüyor. 

Aslında çok genç bir sektörden söz ediyoruz. 2017 yılında ABD’de e-scooter’ın kamuya açık kullanılmasıyla başladı. Araştırmalar, sektörün 2020 itibarıyla 44 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğu ve 2030’da 300-500 milyar dolar aralığına ulaşacağını gösteriyor. Türkiye de bu trendin gerisinde değil. 2021’de mikromobilite pazarı 20-30 milyon dolarlık bir büyüklüğe sahip olurken, 2030’da Türkiye’deki ulaşım harcamalarının yüzde 30’unun mikromobilite özelinde olacağı öngörülüyor. 

Elbette bunlar makro veriler. Daha mikro düzeyde, şehir yaşamına baktığımızda bu araçların artık pek çok şehirde günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini görüyoruz. Bu araçların trafik seyri içinde güvenli bir şekilde ilerlemesi, park aşamasında özellikle yayaların hayatını zorlaştırmayacak çözümlerin üretilmesi için çalışmalar sürüyor. Biz de BinBin olarak bu konuya ayrı bir önem veriyoruz. Yanlış park edilen araçları en hızlı şekilde kaldırıyoruz. Toplu taşıma araçlarına yakın noktalara park istasyonları kuruyoruz. İstasyonlarımızı konumlarken Marmaray durakları, AVM önleri ve üniversite kampüslerini tercih ediyoruz. Böylelikle hem park sorununu ortadan kaldırıyor hem de ara ulaşım aracına ihtiyaç duyulan her noktada aktif olarak bulunma şansı yakalıyoruz. Şu anda 8 şehirde 58 park istasyonu oluşturduk ve yenileri için de çalışıyoruz. 

BinBin nasıl bir teknolojik yapıya sahip?
Biz mikromobilite alanında hizmet veren bir teknoloji şirketiyiz. Sahada ve şirket içerisinde operasyonlarımızı yürütmek için ihtiyaç duyduğumuz tüm yazılım, altyapı ve donanımları tamamen kendimiz üreterek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunu biraz detaylandırmam gerekirse; BinBin’i ilk kurduğumuzda araç takip ve yönetim için ihtiyaçlarımızı belirledik, mevcutta kullanılan sistemlerin bizim ihtiyaçlarımıza tam anlamıyla cevap vermediğini gördük, bu yüzden tüm donanım ve yazılımlarımızı sahanın ihtiyaçlarına göre kendimizin üretmesi gerektiğini anladık ve çalışmalarımızı bu yöne odakladık. Çalışmalarımızın sonucunda, 2019 yılından bu yana bütün IoT cihazlarımızı kendimiz üretiyor ve geliştiriyoruz. Kendi üretimimiz olan IoT cihazlarımızla araçların anlık konum bilgilerini takip edebiliyor, araçlardan gelen hız, arıza ve batarya durumu gibi özel bilgileri anlık olarak alıp işleyebiliyoruz ayrıca tüm BinBin scooterlar IoT’ler aracılığıyla kendi arasında konuşabilen bir mash network’e sahip.

Araçlarımıza gelecek olursak, ilk olarak B2C ürünlerle operasyonlarımıza başlamıştık ancak bu sürekli sahada olan cihazlar için çok sürdürülebilir sonuçlar vermedi. Daha sonra verimli filo yönetimi ve dayanıklılığını sağlayabilmek için B2B ürünlere geçtik. Ancak bu modellerin de eksiği vardı, üreticilerle görüşerek ürettikleri cihazları bizim taleplerimiz doğrultusunda revize etmelerini istedik. Örneğin geçmişte pilleri değiştirilebilen scooterlar üretilmiyordu, şimdi ise sahadaki tüm araçların pilleri değiştirilebilir. Bu bize operasyonel anlamda çok ciddi bir esneklik yarattı. Her gün onlarca scooter’ı araçlara yükleyip sonra tekrar sahaya dağıttığımız bir operasyondan sadece pillerini değiştirdiğimiz bir modele geçmek doğaya saldığımız karbon miktarını düşürmede de oldukça avantaj sağladı. Bu sayede çok daha çevre dostu bir operasyon oluşturma fırsatı yakaladık.

Kendi yazılım ve donanımlarımızı yaratmak dünyada ilk olan uygulamaları da hayata geçirmemizi sağladı; İstanbul Havaalanı’nda kurduğumuz operasyonla hem dünyada kapalı alanda araç kiralama hizmeti veren ilk şirket olduk hem de ilk defa bir ödeme sistemini scooterların üzerine entegre eden marka olduk.

Aslında hemen her teknolojik yenilik gibi bizim geliştirmelerimiz de ihtiyaçlardan doğdu, bizim bir donanımız vardı ve bu donanımın bir şekilde haberleşmesi gerekiyordu. Başlarda bu sorunu fiziki sunucularımız üzerinden aşıyorduk ancak gelişen filomuz ve hizmet ağımızla birlikte fiziki sunucular ihtiyaçlarımıza cevap veremez hale geldi. Bu noktada ihtiyaçlarımıza hızlı ve esnek şekilde cevap verebilecek Turkcell Veri Merkezleri’ndeki dedike sunucuları kullanmaya başladık. Böylece hem güvenliğimizi hem de yedekleme olanaklarımızı güçlendirdik. Şu anda uygulamamıza ilişkin her veri bu sunucular üzerinden geçiyor.

Uygulama tarafına gelecek olursak; müşteri ve operasyon için 2 farklı uygulamamız var. Bu uygulamaların tüm altyapı çalışmalarını içeride kendi yazılımlarımızla yapıyoruz. Bu uygulamaları farklı senaryolara cevap vermek için esnek yapılarda hazırladığımız için her türlü ihtiyaca hızlıca cevap verebiliyoruz. İş süreçlerimizin tamamını kendi oluşturduğumuz platformlarla çözüyoruz.

Sonuç olarak 5 ülke 21 şehirde büyük bir operasyonu yürütmemiz gerekiyor. Böylesine büyük bir operasyonu rastgele yönetmeniz mümkün değil, bu yüzden bütün operasyonumuzu tamamen bilimsel analizlerle yapılandırıyoruz. Prosedürlerimizi tamamen dataya yönelik hazırlıyor, kullanıcı verilerini inceleyip harita üzerinden operasyon planlaması yapıyoruz.

Sürdürülebilirliğe yaklaşımınız nasıl?
Yüksek karbon salınımına neden olan ulaşım araçları çevre kirliliğinin önemli sebeplerinden biri. Özellikle kısa mesafe yolculuklarında elektrikli scooter’ların ve aslında daha geniş anlamda mikromobilite araçlarının, kullanımının yaygınlaşması çevresel sürdürülebilirlik ve daha yaşanabilir şehirler yaratmak açısından önemli. Sadece 2022 yılında 2 milyon kişi BinBin kullanarak 30 milyon kilometre yol kat etti ve bu şekilde yaklaşık 7,5 milyon kg karbondioksit salınımına engel oldu. Bu da 310 bin ağacın bir yıl içinde tuttuğu ortalama karbon anlamına geliyor.

BinBin olarak çevre dostu teknolojiler geliştirmeye ve geri dönüşüme önem veriyoruz. Araçlarımızın bakım ve onarımını düzenli bir şekilde gerçekleştirerek ömürlerini uzatıyoruz. Değiştirilebilir bataryalı scooter’lar kullandığımız için şarjı biten ya da belirli bir oranın altına inen scooter’ların batarya değişimlerini gecikmeden yapıyoruz. 

Bunun yanında trafik sorunu bugün büyük şehirlerde hem çevresel anlamda hem de yaşam kalitesi açısından önemli bir sorun. İstanbul, Avrupa ve ABD şehirlerine göre trafik yoğunluğunda birinci sırada yer alıyor. Trafikte kaybedilen süre yılda 142 saat ve günde 70 dakika. Oysa İstanbul trafiğinden 8 milyon aracı çıkarıp yerine 300 bin paylaşımlı araç koysanız İstanbul çok daha yaşanabilir bir şehir haline gelir. Karbon salınımını azaltan, insan odaklı ve mutlu bir yaşamı hedefleyen bir şirket olarak hedefimiz 2025 yılına kadar ulaşım aracı kullanan her 3 kişiden 2’sinin mikromobilite araçlarına geçiş yapmasını sağlamak. 

Girişimcilik yolculuğunuzda iniş-çıkış anlarınız neler oldu? Girişimci adaylarına bu serüven için ne tür tavsiyeleriniz olur?
Girişimcilik bitmeyen bir öğrenme süreci. Hata yapmak çok normal, sonrasında oradan çıkardığınız derslerle çok daha iyi işler yapmak üzere yeniden harekete geçmeniz gerekiyor. Kendi adıma ilk girişimimin başarısız olması bana başka şekilde öğrenemeyeceğim çok fazla şey öğretti, büyük bir deneyim kazandırdı. BinBin’in bugüne kadarki sürecine baktığımızda 3 yıl içinde çok hızlı ve sağlam bir büyüme trendi yakaladı ama örneğin pandemi dönemi bizim için kritik bir aşamaydı. Henüz hazır olmadığımızı düşünsek de mevcut faaliyet alanlarımız kapandığı için hızlı bir şekilde şehirlerde operasyon yürütme aşamasına geçmek durumunda kaldık. Ancak bir hayalimiz vardı ve bu hayalin arkasında o kadar güçlü bir şekilde durduk ki bu hızlı adaptasyon sürecini de başarıyla yürüttük. 

Girişimci adayları için de asıl olanın hayallerinin peşinden gitmek olduğunu düşünüyorum. Örneğin kimi zaman para akıl çelici olabiliyor. Ancak odağınız para değil, başarı olmalı. Siz işinize odaklanırsanız önce başarı, ardından para zaten gelecektir. Bunun yanında artık hayatın hiçbir alanında durağanlık kalmadı. Yaptığınız iş ne olursa olsun sürekli bir değişim ve gelişim içinde olmalı. Siz de küresel trendleri ve gelişmeleri yakından takip ederek vizyonunuzu daima ileri hedefler doğrultusunda oluşturmalısınız. Son olarak planlı ve programlı ilerlemeye özen göstermek ama gerekli durumlarda sıra dışı olmaktan ve risk almaktan da çekinmemek de başarıyı destekleyen bir süreç. 

Global bir şirket olma yolunda neleri hedefliyorsunuz? Önümüzdeki dönem için duyurmak istediğiniz yenilikler var mı?
Biz bu işi ilk olarak yurt dışında gördük ve Türkiye’ye getirdik ama hiçbir zaman kendimizi Türkiye odaklı bir girişim olarak düşünmedik. Mikromobilite dünyası çok hızlı büyüyen ve gelişen bir alan. Her an yeniliklere açık. Burada vizyoner bir yaklaşımla global alanda da çok başarılı olabileceğimize inanıyoruz ve ülkemizi global oyuncuların yer aldığı mikromobilite ekosisteminde temsil etmek istiyoruz. 

Bu kapsamda yurt dışında operasyona başlayan ilk Türk mikromobilite şirketi olduk. Şu anda Bulgaristan, Bosna Hersek, Hırvatistan ve KKTC’de faaliyette bulunuyoruz. Diğer bir deyişle Türkiye dahil 21 şehirde BinBin araçlarımızla kullanıcılarımızın hizmetindeyiz. Katma değer yaratabileceğimize inandığımız yeni ülkelere de faaliyetlerimizi genişleteceğiz. 

Yurt dışında özellikle operasyon anlamında büyük fark yaratacağımıza inanıyoruz. Scooter operasyonunu ve müşteri deneyimini bizim kadar mükemmel bir şekilde yapabilen çok fazla ülke yok. Doğası gereği 24 saat devam eden bir işimiz var. Kullanıcılarımıza en iyi hizmeti sunmak için arka planda 7/24 özveri ile çalışan büyük bir saha ekibimiz mevcut. 

Ayrıca BinBin sadece bir e-scooter şirketi olmanın ötesinde, kısa mesafeli yolculuklarda bir ulaşım platformu haline gelme vizyonuyla büyüyen bir teknoloji şirketi. Moped, e-bike, e-car gibi çözümleri de sistemimize dahil etmek için çalışmalar yürütüyoruz. Hem faaliyet çeşitliliğimizi hem faaliyet sahamızı büyüterek global anlamda öncü bir mikromobilite şirketi haline gelmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up