DİJİTAL ŞİRKETLERENERJİ

Türkiye’deki ilk açık hava PLTE altyapısı sektörde öncü olacak

0

SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon & Bilişim Teknolojileri Başkanı Hakan Irgıt: “İzmir Aliağa Yarımadası’nda SOCAR Türkiye’ye özel PLTE altyapısı kullanarak başlatılan bu iş birliği, zaman içinde ürünleşmede bazı standartları ve teknolojileri hazır hale getirerek diğer projelerin temelini oluşturacak.”

1990 TED Ankara Koleji mezunu olan Hakan Irgıt, 1996 yılında North Texas Üniversitesi’nde çift ana dal yaparak Bilgisayar Bilgi Sistemleri ve İşletme Yönetimi bölümlerinden mezun oldu. Aynı yıl kariyerine Accenture (Andersen Consulting) – Dallas, TX’de Global Business Solutions grubunda başladı. 2001-2004 yılları arasında Accenture’ın Enerji Fonksiyonunda Budapeşte, Londra ve Lahey’de bulunan bölgesel ve küresel enerji şirketlerinde dönüşüm projelerinde yöneticilik görevlerinde bulundu. 2004-2008 yılları arasında enerji, ilaç, sigorta ve medya şirketlerine hizmet veren New York merkezli, Accenture Kuzey Amerika İş Zekası Grubu’nu yöneten Irgıt, 2008 yılında İstanbul’da Accenture Türkiye Petrol, Gaz, Altyapı Hizmetleri, Petrokimya ve Doğal Kaynaklar Endüstrisi Grubu’nu kurdu. 2018 yılına kadar Ülke Yönetici Direktörlüğü rolünü üstlendiği grupta büyük ölçekli yerel ve uluslararası enerji şirketleri, kamu iştirakleri, Enerji Bakanlığı ve diğer denetim organlarından oluşan müşteri portföyüne; strateji, yönetim ve teknoloji danışmanlığı hizmetlerini vermeye devam etti.

Hakan Irgıt, Kasım 2018’de Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı ve endüstriyel holdingi SOCAR Türkiye’ye Entegrasyon Başkanı olarak katıldı. Rafineri ve Petrokimya İş Birimi ile Gaz İş Birimi’nin fonksiyon ve operasyonlarının entegrasyon faaliyetlerine liderlik eden Irgıt, aynı zamanda Kurumsal Strateji Yönetimi, Kültür ve Değişim Yönetimi ve Bilgi Teknolojileri Başkanlığı görevlerini yürüttü.

“Şu an SOCAR Türkiye’de Dijital Transformasyon ve Bilişim Teknolojileri Başkanı olarak fikir üretiminden ortak inovasyona, proje gerçekleşmesinden dijital bir kültürün yaygınlaştırılmasına kadar dijital dönüşümün tüm aşamalarını ele alarak kurumsal süreçlerin ve tüm saha operasyonlarının ileri teknolojiler ve otomasyon odaklı dönüşümüne liderlik etmeye devam ediyorum. Aynı zamanda da SOCAR Türkiye grup şirketleri arasında yer alan Millenicom ile SOCAR Ar-Ge ve İnovasyon A.Ş.’de Yönetim Kurulu Üyesi ve sürdürülebilir şehirlere odaklanan, küresel ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan WRI – World Resources Institute of Türkiye’de Yönetim Kurulu Başkanı olarak yer alıyorum.” diyen Hakan Irgıt ile SOCAR Türkiye’nin dijital dönüşüm yaklaşımını, yeni nesil teknolojileri, siber güvenliği ve enerji sektöründe bir ilk olarak Turkcell ile yapılan Private LTE iş birliğini detaylarıyla konuştuk…

“Dijital dönüşümü sadece teknoloji uygulaması olmaktan çıkarıp uçtan uca bir süreç olarak yönetiyoruz”

Hakan Irgıt ile sohbetimiz, başarılı ve deneyimli bir IT ve dijital dönüşüm lideri olarak, dijitalleşmenin kendisi ve SOCAR Türkiye için ne anlam ifade ettiğin sorarak başladı. Dijital dönüşümün ihtiyacı karşılama ve değer üretmesinin önemine dikkat çeken Irgıt, şunları söyledi:

“SOCAR Türkiye’de dijital dönüşüme sadece bir teknoloji dönüşümü olarak bakmıyoruz. Ana hedefimizi teknolojinin desteği ile iş dönüşümünü gerçekleştirmek ve sektörel kazanımlar sağlamak olarak niteliyoruz. Dijital dönüşümün ihtiyacı karşılaması ve değer üretmesi çok önemli.

Önce, bir fikrin ortaya çıkması ve bu fikrin uygulanabilir, fayda sağlayan ve dönüşüm hedeflerine hizmet edecek bir projeye evrilmesi ile sürecimiz başlıyor. Bu fikirleri gün ışığına çıkarabilmek ve gerçek katma değer yaratabilmek için tüm iş birimlerimizle birlikte yürüttüğümüz ve oldukça iyi çalıştığına inandığımız bir metodolojimiz var. Kurumsal ve operasyonel süreçlerimizi iş birimleri ile birlikte inceliyor, dar boğazları ve iyileştirmeye açık noktaları önceliklendiriyor, fizibilite çalışmaları, pilot ve PoC yaklaşımları ile farklı çözümleri değerlendirerek çözümü projelendiriyoruz. Çözümleri değerlendirirken Dijital Transformasyon ekibimiz farklı endüstri trendlerini ve dönüşüme yön veren teknolojileri iş birimlerimizle birlikte detaylı olarak inceliyor ve dönüşümümüze en optimal şekilde hizmet edecek modeli kurguluyor. Dönüşüm yolculuğu fikirden projelendirmeye geçerken organizasyonumuzun ve iş gücümüzün yeni dünyaya adaptasyonu da bizim için kritik. Bu sebeple teknoloji değişim süreçlerini yöneten ve iş gücümüzün dijital yetkinliklerine odaklanan bir ekibimiz de var. Bu şekilde dijital dönüşümü sadece teknoloji uygulaması olmaktan çıkarıp tüm fonksiyonlarımızda iş dönüşümüne ve değer yaratmaya odaklanan uçtan uca bir süreç olarak yönetiyoruz.”

“180’den fazla süreci dijitalleştirerek yıllık 55.000 saat verimlilik elde ettik”

Sınır bilişim, yapay zeka, IoT ve daha birçok teknolojinin, sektörün iş süreçlerine sunduğu avantajları değerlendiren Hakan Irgıt, kendi operasyonlarında bu teknolojileri nasıl kullandıklarını ve elde ettikleri faydaları anlattı:

“Enerji sektöründe dijital dönüşüm; operasyonel optimizasyon, sürdürülebilir operasyon ve finansal fayda sağlayan iş dönüşümünün kritik bir yapı taşı olduğu için tüm oyuncuların gündeminde. Saha operasyonlarının her geçen gün daha da otonom hale geldiği, yetkin iş gücü bulmanın her geçen gün zorlaştığı, tam entegre dijital ikizler, kapalı fabrikalar gibi kavramların hayata geçirilmeye çalışıldığı zamanlardayız.

Sektörde olduğu gibi bizde de operasyonel süreklilik ve karlılık çok önemli. Ve dijital teknolojiler bizlere bunu sağlamakla ilgili ciddi imkanlar sunuyor. Teknolojilerin kullanım alanları konusunda örnek verecek olursak;

  • Ham petrolün işlenmesi ve değerli çıktıların üretilmesi ile ilgili süreçlerimizde gerçekleştirdiğimiz birçok ileri analitik – makine öğrenmesi tabanlı model ile üretimi yöneten mühendislerimize tahmin ve optimizasyon modelleri sunuyor, veriye dayalı karar verme mekanizmaları yaratıyoruz.
  • Operasyonel süreklilik, üretimde kesintisiz çalışma ve varlık performansımızı sürekli yukarıda tutabilmek için bakım süreçlerimizi de tahminleme modelleri ile takip ediyoruz. Böylece plansız duruşları engelleyerek, önleyici bakım süreçlerini devreye alabiliyoruz.
  • Yine ileri analitik ve yapay zeka teknolojileri ile enerji maliyetlerimizi optimize etmemizi sağlayan çözümleri geliştiriyoruz. Bu aynı zamanda şu anda en büyük önceliklerimizden olan sürdürülebilirlik hedeflerimize de hizmet eden bir yaklaşım.
  • Bu bakış açısıyla mevcut iş süreçlerimiz içinde dijitalleşme ile sağlanan öngörü, otomasyon ve optimizasyon gibi kalemler ile aslında aynı miktarda ya da daha fazla çıktıyı daha az enerji tüketerek ya da karbon emisyonu / proses atıkları gibi etmenleri azaltarak sürdürülebilirlik etkisi oluşturan birçok proje üretiyoruz.
  • Sahadaki çalışanlarımızın daha mobil olması, bilgiye daha hızlı ulaşmaları, süreçlerini daha kısa sürede tamamlayacakları altyapıları ve mobil çözümleri onlara sunuyoruz.
  • Yapay zeka destekli görüntü işleme teknolojilerini kullanarak sahamızda gerçekleşen iş sağlığı ve güvenliği ihlallerini gerçek zamanlı tespit ediyor, bu ihlallerin azaltılmasına yönelik aksiyonlarla en önemli varlığımız olan insanımızı koruyoruz.
  • Dijital dönüşümümüz başladığından bu yana süreç otomasyonu önceliklerimiz arasındaydı. İş birimlerimizin ihtiyaçları ve öncelikleri doğrultusunda geliştirdiğimiz dijital asistanlar uzun zamandır devrede. Kurumsal süreçlerimizde de verimliliğimizi artıran, hatalarımızı azaltan 90’ın üzerinde robotik süreç otomasyon projesini devreye aldık. Bu rakam yıl sonunda 115’in üzerine çıkacak. Bugün geldiğimiz noktada toplam 45.000’den fazla saat verimlilik elde ettik.
  • Organizasyonumuzdan gelen yüksek otomasyon talebini sadece dijital ekip yetkinliklerini kullanarak değil, çalışanlarımıza dijital yetkinlikler kazandırarak da çözmemiz bizim için kritik katma değere sahip. Bu bağlamda Citizen Developer programımızı 2021 yıl sonundan itibaren devreye aldık. Otomasyon yetkinliğini çalışanlarımıza kazandırmak üzere kurguladığımız Citizen Developer programını ülkemizde gerçekleştiren az sayıda firmadan biriyiz. Mevcut durumda şirketimizde kendi robotik süreç otomasyonunu geliştirme yetkinliği kazanmış 64 çalışma arkadaşımız 90’dan fazla sürecini dijitalleştirerek yıllık 10.000 saat verimlilik elde etti. Bu sayı 2023 sonunda çok daha fazla olacak.”

“Yatırımlarımız gelişen siber tehditler neticesinde her yıl artıyor”

Enerji sektörü siber saldırganların yeni gözdesi. Hakan Irgıt, bu konuda SOCAR Türkiye’nin veri güvenliği önlemlerini ve eski sistemleri yenilemenin etkisini şu sözlerle aktardı:

“Veri güvenliği, enerji sektörü için son derece kritik bir konu ve bu sektörde çalışan organizasyonların siber saldırıların hedefi olma riski de oldukça yüksek. Kurum olarak, veri güvenliğini sağlamak için güncel gelişmeleri de yakından takip ederek bir dizi önlem almaktayız ve yaptığımız yatırımlar gelişen siber tehditler neticesinde her yıl artıyor.

Endüstriyel tesislerimizde siber güvenlik altyapısını geliştirmek için çok katmanlı güvenlik mimarisi kurguluyoruz. Eski sistemler üzerinde değişiklik yapmak kolay olmuyor, risklere yönelik telafi edici ek kontroller uyguluyoruz. Ayrıca endüstri üreticilerine bağımlılık söz konusu, onların onaylamadığı bir güncellemeyi sistemlere yükleyemiyorsunuz, kontrollü hareket etmeniz gerekiyor. Şirket genelinde yeni nesil güvenlik teknolojilerini kullanıyoruz, siber güvenlik operasyonlarımızı etkin ve verimli bir şekilde yönetebilmek için otomasyon ve entegrasyon çalışmalarına odaklanıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz masa başı siber tatbikatlar ile süreçlerimizin yeterliliğini periyodik olarak test ediyoruz. Ek olarak bilgi risk yönetimi faaliyetlerini iş ve BT süreçlerimize entegre ediyoruz, farkındalık eğitimleri veriyoruz ve oltalama (phishing) testleri gerçekleştiriyoruz. Projelere dahil olup bilgi güvenliği analizleri yapıyoruz ve yaşam döngüsü boyunca kritik bilgi varlıklarımızın güvenliğini sağlamaya çalışıyoruz.

Network güvenliğinde Zero Trust modelini uyguluyoruz. Bu modelde geleneksel güvenlik yaklaşımlarına kıyasla daha yüksek bir güvenlik seviyesi sağlar çünkü kullanıcıların ve cihazların güvenilirliği sürekli olarak doğrulanır ve herhangi bir erişim talebi ayrıntılı olarak denetlenir. Bu, siber saldırıların yayılmasını sınırlar ve güvenlik açıklarının yayılmasını engeller. Zero Trust modeli, günümüz karmaşık ve sofistike siber tehditlerle mücadele etmek için etkili bir yaklaşım. Bu sayede, ağımıza yetkisiz erişimler engellenerek veri güvenliği artırılıyor.

Katmanlı zone yapısı kullanıyoruz. Bu yapının temelinde, ağımızı farklı bölgelere ayırarak her bölgede farklı güvenlik politikaları uyguluyoruz. Bu sayede, her bölgeye özgü risklere karşı önlemler alabiliyoruz.

Yedekli cihazlar kullanımı sayesinde, ağımızda meydana gelebilecek bir arıza durumunda, yedek cihazlar devreye girebiliyor ve hizmet kesintisi yaşanmıyor. Yeni nesil güvenlik teknolojilerini kullanıyoruz. Bu teknolojiler, ağımızdaki trafiği izleyerek anormal aktiviteleri tespit edebiliyor ve siber saldırılara karşı koruma sağlıyor. Mevcut sistemlerdeki güvenlik açıklarının kapatılması için sürekli takip edip gerekli güncellemeleri yapıyoruz, bu sayede güvenlik açıklarının kapatılması sağlanıyor.

Kullanıcıların sistemlere erişimini sınırlamak ve yalnızca gerektiğinde yetkilendirilmiş kullanıcılara erişim vermek için kullanıcı yetkilendirme ve erişim kontrol mekanizmaları kullanıyoruz. Böylece yetkisiz kullanıcıların sisteme girişini engelliyoruz. Bu proje özelinde ise sistemin tüm donanım ve yazılım bileşenlerini SOCAR Türkiye’ye özel olarak Aliağa kampüste konumlandırarak iş sürekliliği ve siber güvenlik perspektifinden riskleri minimize ettik. Bu kapsamda kurulan altyapının şebeke ID’si ile diğer şebekelerden izole edilmesi, yapının internete açık olmaması, yeni nesil güvenlik duvarları ile koruma, baz istasyonlarının kendi aralarında ve omurga sistemler arasında şifreli ve güvenli bağlantı, projeye özel sim kartlar ve bu sim kartlardaki saklanan verilerin şifrelenmesi, bu sim kartların ticari şebekede kullanımının sınırlandırılması, sim kart cihaz eşleştirilmesi gibi üst düzey siber güvenlik koruma sistemleri kullanılmaktadır.”

“Dijital dönüşümün odağına insanı koymaya devam edeceğiz”

Hakan Irgıt ile sohbetimizi SOCAR Türkiye’nin yıl içerisinde ve orta vadedeki planlarıyla sonlandırırken, Irgıt dijital dönüşümde ekosistemin gücünün önemini vurgulayarak sözlerini şu şekilde noktaladı:

“Bu yıl ve orta vadede teknolojinin gücünü kullanarak iş yapış şeklimizde ne gibi değişim ve dönüşümler yapabiliriz, ne gibi fayda ve kolaylıklar sağlayabiliriz ana odağımızda olmaya devam edecek. Özellikle resesyon gündeminin fazlaca yer teşkil ettiği bu günlerde verimlilik ve değer yaratma anlamındaki odağımız eskisinden de önemli. İş sürekliliği kapsamında yaptığımız çalışmaları daha da genişleterek tüm grup şirketlerimiz için de uygulanmasını sağlayacak projeler yaparak, bulut yapılara daha önce belirlediğimiz uygulamalar için geçişler planlıyoruz. Diğer uygulamaların buluta geçişi için fizibiliteleri yaparak ve connectivity kapsamında her yerden şirket kaynaklarına aynı politikalarla erişim için mobiliteyi de düşünerek kullanmakta olduğumuz ve kullanmayı planladığımız yeni uygulamaları ve altyapıları bütüne yaymak yine planlarımız arasında.

Dijital dönüşümde ekosistemin gücü bizim için önemli, bu nedenle 2023’te de dijital ekosistemimizi genişleteceğiz. Bu amaca hizmet etmek için oluşturduğumuz ve adı Wennovation olan bir açık inovasyon platformumuz mevcut, bu platform üzerinden gerçekleştirdiğimiz birçok programla ekosistemin farklı alanlarına dokunuyoruz yıl içinde ve özellikle start-up ekosisteminde birçok şirket ile başlattığımız çalışmalarda hem bu şirketlere destek oluyor hem de kendi saha ve süreçlerimizde yenilikçi çözümleri uygulayarak fayda sağlıyoruz. Buna ek olarak, yaptığımız tüm dönüşüm çalışmalarının odağına insanı koymadığımız takdirde bunun kalıcı ve sürdürülebilir olmayacağının farkındayız. Bu nedenle yaptığımız tüm çalışma ve inisiyatiflerin yanında, şirketimizdeki çalışanlarımızın dijital dönüşüme adaptasyonu bizim için kritik önem arz ediyor. Bu manada da dijital dönüşümün odağına insanı koymaya devam edeceğiz. Bu anlamda hem yapılan çalışmalarda fonksiyonlarımızda yer alan çalışanlarımızla birlikte ilerlemeye hem de kurum içinde dijital yetkinliği geliştirmek üzere oluşturduğumuz ve işlettiğimiz programları yürütmeye devam edeceğiz.”

Turkcell ile enerji sektöründe bir ilki gerçekleştirdiniz. Private LTE ağını içeren iş birliğinin çıktılarını nasıl değerlendirirsiniz?
SOCAR Türkiye’nin dijitalleşme politikasına paralel olarak geliştirilen kurumsal iş uygulamaları, IoT uygulamaları ve bu uygulamaların mobil kullanımının yaygınlaşmasıyla artan connectivity ihtiyaçlarını ileriye yönelik uygulanabilecek teknolojileri değerlendirilerek Aliağa yarımadasında tüm açık alanları kapsayacak şekilde SOCAR Türkiye’ye özel Private Network altyapısı geliştirildi.

Turkcell ile artarak devam eden iş birliğimiz bu projeyle birlikte teknolojik iş ortaklığı noktasına geldi. Bize özel PLTE altyapısını kullanarak başlattığımız IoT tabanlı senaryolarda farklı sensör sağlayıcıları ve farklı teknolojileri ve ekosistemleri beraber değerlendirerek kurumun faydasına ve kullanımına hazır hale getirmek için iş birliği yapıyoruz. Bu iş birliği zaman içinde ürünleşmede bazı standartları ve teknolojileri hazır hale getirerek diğer projelerin temelini oluşturacaktır. Bu iş birliğinin Türkiye de birçok ilklerin başlangıcı olmakla beraber tüm sektöre de referans teşkil edeceğine inanıyorum.

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up