DİJİTAL ŞİRKETLERENERJİ

Dijitalleşme, deprem sürecinde iş ve işleyişin devamlılığını sağladı

0

6 Şubat Kahramanmaraş depreminin yol açtığı yıkım nedeniyle AKEDAŞ çalışanlarının farklı şehirlere gitmek durumunda kaldığını söyleyen AKEDAŞ Genel Müdürü Mustafa Yılmaz, “Dijitalleşme bize iş akışının devamlılığı adına büyük yarar sağladı. Çalışanlarımız, sistemlerimize uzaktan erişim ile çalışmalarına devam edebildiler.” dedi.

1977 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik bölümünden mezun olarak iş hayatına başlayan Mustafa Yılmaz, Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) bünyesinde Mühendis, İşletme Müdürü, Müessese Müdürü ve Başmüfettiş gibi pozisyonlarda görev aldıktan sonra, 2010 yılında emekli olarak özel sektörde çalışmalarına devam etti. Yılmaz, 2010 yılında Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.’de Genel Müdür Yardımcılığı, 2011–2014 yılları arasında AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü ve 2014–2015 yılları arasında Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü görevlerinin ardından, 2017 yılından bu yana AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü görevine devam ediyor.

“AKEDAŞ, ülkemizde elektrik sektörünün özelleştirilmesi kapsamında 1 Ocak 2011’de dağıtım satış lisansını alarak faaliyete başlamıştır. Adıyaman ve Kahramanmaraş illerinde 20 ilçede yaklaşık 760 bine yakın tüketicimize elektrik dağıtım hizmeti vermektedir. Dağıtım bölgemizde yaklaşık 1.8 milyon nüfusa, 22.198 km² alanda kaliteli ve kesintisiz enerji ulaştırmak için faaliyetlerimize devam etmekteyiz.” sözleriyle röportaja başladığımız AKEDAŞ Genel Müdürü Mustafa Yılmaz ile ülkemizi derinden yaralayan Kahramanmaraş depremlerini, deprem bölgesindeki şirketler ile AKEDAŞ’ın iş devamlılığını ve bölgedeki ihtiyaçları konuştuk…

“192 adet sunucu ve network altyapısıyla iş ve işlemlerimizi yönetiyoruz”

Mustafa Yılmaz’a ilk sorumuz, AKEDAŞ’ın IT altyapısı ve dijital dönüşümü üzerine oldu. Yürütülen dijitalleşme faaliyetleriyle süreçlerini daha yönetilebilir hale getirdiklerini dile getiren Yılmaz, yanıtını şöyle detaylandırdı:

“AKEDAŞ olarak teknolojide yaşanan gelişmeler ile birlikte çağın gerekliliklerini yakından takip ediyoruz. Bu kapsamda teknolojik altyapımızı sürekli güncellemeye ve geliştirmeye yönelik bir yönetim anlayışı benimsiyoruz. Deprem öncesi dönemde şirketimiz, bilgi teknolojileri altyapısı dahilinde sistem işletme süreci kapsamında kullanılan ve yaklaşık 1300 adet fiderimizin merkezden takip edilebilmesine olanak sağlayan 239 adet SCADA noktasına sahiptir. Merkezi Denetleme Kontrol ve Veri Toplama Sistemi olarak açabileceğimiz SCADA ile bölgemizin tamamına yayılan cihazlar sayesinde sistemin takibinin yanı sıra zaman ve iş gücü kazancı sağlıyoruz. Sahadaki durumun anlık kontrolü ile oluşabilecek olumsuzluklara karşı sisteme anında müdahale edebilme olanağına sahibiz. 

Şirketimizin dijital dönüşüm yatırımları kapsamında önemli gördüğümüz bir diğer sistem Otomatik Sayaç Okuma Sistemi (OSOS)’dur. OSOS ile tüketici tarafında ölçümde kullanılan elektrik sayaçlarının uzaktan haberleşmeye uygun hale getirilerek tek bir merkezden verilerin izlenmesi gerçekleştirilmektedir. OSOS ile fiziksel olarak iş gücüne olan gereksinimin azaltılmasıyla birlikte sayaç okuma operasyonları sürecinde tasarruf ettiğimiz iş gücünü ihtiyaca uygun bölümlere kaydırabiliyor, raporlama ve iş takibinin kolaylaştırması noktasında fayda sağlıyoruz.

Ayrıca Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) ile elektrik dağıtım şebekemiz envanter ve enerji besleme rejimleri boyutunda dijital ortamlarda mekansal ve ilişkisel olarak modellenmiştir. Bu sayede elektrik dağıtım şebekesindeki kullanıcı adres bilgileri, şebeke envanter bilgileri ve enerji besleme rejimi gibi iş süreçlerini CBS üzerinden dijital ortamlarda yönetiyoruz. 

Ek olarak, yakın zamanda devreye aldığımız ve şirket içi işlemlerimizin dijital platformlar üzerinden sürdürülebilmesine olanak sağlayan AKEDAŞ Saha Operasyonları Yönetimi (AKSOY) ile yine Ocak ayında ilk bağlantı süreçlerini kolaylaştırmak adına hizmete aldığımız ve tüketicilerimiz açısından yoğun evrak ve zaman gerektiren bağlantı sürecini dijital platformlar üzerine taşıdığımız, Dijital Bağlantı Sistemi (DİBAS) gibi sistemleri de deprem öncesi dönem için dijitalleşme faaliyetlerimize örnek olarak gösterebilirim. SAP ERP/ISU gibi sistemlerimiz de dâhil edildiğinde toplamda 192 adet sunucu ve network altyapısı üzerinden iş ve işlemlerimizi yönetiyoruz. Yürüttüğümüz dijitalleşme faaliyetleri ile süreçlerimizi daha yönetilebilir kılıyor, çalışanlarımızın etkinliklerini artırıyoruz.”

“Dijitalleşme ile çalışanlarımız işlerine uzaktan erişimle devam edebildi”

Ülkemizi derinden yaralayan deprem afeti, hem yardımların yönetimi hem de iş sürekliliği konusunda teknoloji ile daha efektif bir şekilde sağlanabildi. Mustafa Yılmaz, AKDEAŞ olarak dijitalleşme sayesinde nasıl etkin bir destek sunduklarını şu sözlerle anlattı: 

“Elektrik günümüzde en önemli hayati ihtiyaçların başında geliyor. Dolayısıyla elektrik dağıtım hizmetinin devamlılığı bir anlamda hayatın devamlılığı açısından büyük önem arz ediyor diyebiliriz. Bu noktada bir elektrik dağıtım şirketi olarak, bizler üzerimize düşen sorumluluğun ağırlığının bilincinde olarak, depremin yaşandığı ilk andan itibaren çalışma arkadaşlarımızla görevimizin başında olduk. Fakat deprem biliyorsunuz hem şehrimizde hem de bölgemizde çok ciddi bir yıkıma neden oldu. Bu yıkım çalışanlarımızın hemen hepsinin depremden etkilenmesine yol açtı. Çalışanlarımızın birçoğu ilk etapta ülkemizin farklı şehirlerine gitmek zorunda kaldılar. Dijitalleşme bize tam da bu noktada iş akışının devamlılığı adına büyük yarar sağladı. Nitekim çalışanlarımız sorumluluklarında bulunan iş alanlarında sistemlerimize uzaktan erişim ile çalışmalarına devam edebildiler. Dijitalleşmenin, bu açıdan özellikle yaşadığımız deprem sürecinde, iş ve işleyişin devamlılığının sağlanması açısından bizlere büyük katkı sunduğunu söyleyebilirim.”

“Yedekli ve kesintisiz hizmet veren veri merkezi sayesinde depremin etkilerini kısa sürede atlattık”

Yılmaz, AKEDAŞ olarak deprem sonrası işin devamlılığı için devreye aldıkları planlamayı da paylaştı:

“Deprem sonrası süreçte işin devamlılığı noktasında özellikle bizim gibi dijital teknolojiler kullanan şirketler için gündeme gelen bir konu, Felaket Kurtarma Merkezi oluyor. Kurumlar tarafından belirlenmiş, kritik iş süreçlerini destekleyen, BT hizmetlerinin kullanılamayacak şekilde uzun süreli kesintiye uğraması felaket olarak tanımlanır. Kurumlar açısından hayati derecede öneme sahip olan bu BT altyapı unsurlarının, sistemlerin ve yazılımların tekrar çalışır hale gelmesini sağlamak için gerçekleştirilen tüm çalışmalar ise felaket kurtarma olarak tanımlanır.

2015 yılında Bilgi Güvenliği Politikamız oluşturulduğunda felaket kurtarma merkezinin kurulması için mevcut istatistiki verileri incelediğimizde, veri kurtarma merkezimizin ana kontrol merkezinden 257 km uzakta olması yeterliydi. 2020 yılındaki istatistiklere göre ise bu mesafenin 330 km olması yeterli hale geldi. Ancak 6 Şubat’ta yaşadığımız depremlere baktığımızda toplam etkilenme mesafesinin 400 km civarında olduğunu gördük. Arkadaşlarımızla bu duruma dair gerçekleştirdiğimiz değerlendirmelerde doğal afetlere dayanıklı, yedekli yapıda ve kesintisiz hizmet veren bir veri merkezi ile çalışmanın gerekliliğine kanaat getirdik. Bu noktada tercihimizi Turkcell Veri Merkezleri’nden yana kullandık. Yatırım maliyetlerimizden yapmış olduğumuz tasarruf dışında, tecrübeli Turkcell çalışanları sayesinde depremin etkilerini kısa zamanda atlattık diyebilirim.”

“Bulut bilişim ile sistemlerimize güvenli ve sürekli bir şekilde kesintisiz ulaşabiliyoruz”

Bulut bilişimin kriz durumlarında sunduğu avantajları değerlendiren Mustafa Yılmaz, deprem sonrası özellikle veri güvenliği ve devamlılık konusuna dikkat çekerek şunları kaydetti:

“Bulut bilişim yaşadığımız deprem sürecinde bize temelde iki açıdan önemli katkılar sağladı diyebiliriz. Bunlardan ilki elbette verilerimizin güvenliği ile ilgiliydi. Şirketimizin faaliyet alanı siber korsanlar tarafından yoğunlukla saldırıya maruz kalan alanlar arasında yer alıyor. Bu durum veri tabanımızın korunmasını özellikle önemli bir hale getiriyor. Bu bakımdan bulut bilişim, veri tabanımızda yer alan verilerin güvenliğinin sağlanması açısından bizim için büyük önem arz ediyor. Bulut bilişimde sistemler devamlı güncel ve güvende tutulduğu için siber güvenlik açıklarını minimuma indirgeyebiliyoruz.

Verilerimizin güvenliğinin yanı sıra, şirketimizin faaliyetlerinin devamlılığına verdiği katkıyı, bulut bilişimin deprem sürecinde bizlere sunduğu bir diğer avantaj olarak değerlendiriyorum. Özellikle deprem nedeniyle fiziksel olarak ağır hasar alan şirket sunucularımızda sisteme ve verilere ulaşımımızın son derece kısıtlı olduğu bir süreç yaşadık. Oysa tüketicilerimize hizmet verebilmemiz için sistemlerimizin kullanılabilir olması gerekiyordu. Bu noktada sistemlere erişimimizin mümkün olmadığı süreçte işleyişin devamlılığını bulut bilişim üzerinden gerçekleştirebilir durumdaydık. Geldiğimiz noktada, çalışanlarımız ve danışmanlarımız sistemlerimize güvenli ve sürekli bir şekilde dünyanın herhangi bir yerinden kesintisiz ulaşmakta ve sistemlerimizin sürekliliği bulut bilişimin sunduğu olanaklar sayesinde sağlanmaktadır.”

“Ar-Ge merkezimizde teknoloji odaklı geliştirilen 43 proje hayata geçti”

Sohbetimizin sonuna yaklaşırken, AKEDAŞ’ın bir sonraki dijital dönüşüme yönelik adımlarını da konuştuk. Mustafa Yılmaz, Ar-Ge çalışmalarına vurgu yaparak, önümüzdeki dönem planlarını şu sözlerle aktardı:

“AKEDAŞ açısından teknoloji ve dijital dönüşüm her zaman önem verdiğimiz unsurlar arasında yer almaktadır. Tabi bu noktada değinilmesi gereken konuların başında Ar-Ge geliyor. Teknolojiyi yakından takip ederken aynı zamanda teknolojiyi geliştirebiliyor olmak bizim için çok değerli. Bu kapsamda yürütmekte olduğumuz Ar-Ge faaliyetlerini daha kurumsal bir yapıda gerçekleştirmek için Bakanlığımıza yaptığımız başvuruyla Mayıs 2019 döneminde Ar-Ge Merkezi lisansı aldık. Şirketimiz bünyesinde kurduğumuz Ar-Ge merkezimizde bugüne kadar sorumluluk bölgemizdeki şebekemizin teknoloji odaklı ve etkin bir biçimde işletilmesine yönelik 43 adet Ar-Ge projesi yürütülmüştür. Bu projelere örnek olarak, IoT tabanlı arıza gösterge cihazımız sayesinde şebekemiz üzerinde yaşanılan bir kesinti durumunu noktasal tespiti mümkün kılınırken, yine Ar-Ge merkezimiz tarafından gerçekleştirilen bir başka projemizle dikey kalkış özellikli (VTOL) insansız hava aracı geliştirilerek, yapay zekaya sahip kamera sistemi ile donatılan bu araçla şebekemizde yaşanılan anomalilerin hızlı bir şekilde tespiti mümkün hale gelmiştir. 

Şirketimiz iş sağlığı ve güvenliği konusuna da büyük önem vermektedir. Bu kapsamda geliştirdiğimiz bir başka proje ile şebeke operasyonlarımızda kullanılan sepetli araçlarımızı robotik kollar ile donatarak insansız arıza müdahalelerine olanak sağlanabilecektir.

Ar-Ge faaliyetleri yürütülmesi aşamalarında edinilen bilgi birikimlerin literatüre katkılarını da göz ardı etmeyen şirketimiz bu kapsamda, 22 adet bilimsel makale yayımlamıştır. 1 adet makalemiz ise CİGRE/Paris Güç Sistemleri Konferansı’nda yayımlanma başarısı göstermiştir. Toplamda 4 adet patent başvurumuzun 1 tanesi uluslararası olmak üzere 2 tanesinin patenti alınmış diğer patentler için çalışmalarımız sürmektedir.

Önümüzdeki dönemde yine dijital dönüşüm adına üzerinde çalışılan birçok projemiz bulunmaktadır. Fakat dijital dönüşümün hedefleri belirlenirken Türkiye’de elektrik dağıtım sektörünün yeni enerji teknolojileri, tüketici ve paydaş beklentileri, oluşan yeni iş modelleri ve yeni dijital teknolojiler ile birlikte bölge dinamikleri ve tüketici portföyü gibi hususlarda ortaya çıkabilecek farklılıkların da değerlendirilmesi önem arz ediyor. Bu kapsamda her dağıtım şirketi için bölgesine ve stratejisine özgü bir gelişim yol haritasının oluşturulmasının amaçlandığı ELDER, Deloitte ve 21 dağıtım şirketinin iş birliği ile yürütülen “Dijital Olgunluk Değerlendirme Modeli ve Gelişim Yol Haritası” projesi, önümüzdeki dönemde dijitalleşme yatırımları açısından doğru tespitler yapılması adına önemli gördüğümüz projelerin başında geliyor.

Önümüzdeki dönem için çalışmaları devam eden bir diğer proje yine 21 dağıtım şirketimizin katılımıyla sürdürülen, yerli ve milli akıllı sayaç sisteminin haberleşme protokolü, farklı kullanıcı gruplarına yönelik sayaçların üretilmesi ve modem gibi tüm bileşenleri ile geliştirilmesi ile akıllı sayaç sistemlerinin ülke geneli uygulama birlikteliğinin sağlanmasına yönelik geliştirilen Milli Akıllı Sayaç Sistemi Projesi, dâhil olduğumuz örnek çalışmalar arasında yer almaktadır. Dijital dönüşüm bağlamında çalışmalarımız arasında yer alan ve dağıtım şirketlerinin dijital dönüşümlerini hızlandırmak ve maliyetleri düşürmek için temel programları kullanabilen çalışanların kod bilgisine gerek duymaksızın, ihtiyaç duyulan web ve mobil uygulamaları görsel araçlar kullanarak sürükle-bırak yöntemi ile kolayca yapabilecekleri kodsuz uygulama geliştirme platformunun hayata geçirilmesini amaçlayan Noca Platform Kodsuz Uygulama Geliştirme Platformu projesini de önümüzdeki dönem için devam eden projelerimiz arasında gösterebiliriz.”

Deprem bölgesine yardımda bulunmak isteyen şirketlere ve kişilere nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?
Deprem, bölgemizde sosyal yaşamdan iş hayatına kadar hemen her alanda derin yaralar açmış durumda. Etkilerini ortadan kaldırmak elbette uzun bir süreci kapsayacaktır. Fakat bu süreçte bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da bölgeye sağlanan desteklerin çok büyük yararları olacağı bir gerçektir.

Bölgemizde özellikle sorumluluk sahamız içerisinde yer alan Kahramanmaraş ve Adıyaman illerinde deprem sonrası süreçte elektrik altyapımız ile ilgili gerçekleştirdiğimiz çalışmalar neticesinde çok ciddi bir sorun yaşanmamaktadır. Bununla birlikte, özellikle kırsal bölgelerde yeniden şebeke inşası gereken kısımlarda çalışmalarımız devam ediyor. Bu kısımlar için tesis yapım süresi beklenmeksizin enerjiye ulaşımın kolaylaştırılabilmesi adına solar panel dağıtımı ve kurulumu yapılarak buralarda yaşayan tüketicilerimizin kısa sürede enerji ile buluşturulması sağlanabilir.

Bölgemizde yaşanan yıkım, beraberinde barınma sorununu da getirmiş durumda. Barınma desteğine öncelik verilmesi hem bölgede yaşayan vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştıracak hem de istihdamın sağlanmasının ve gerekli iş gücü ihtiyacının karşılanmasının önündeki en büyük engeli ortadan kaldıracaktır. 

Deprem bizleri olduğu kadar okul çağındaki öğrencilerimizi de olumsuz yönde etkilemiş durumda. Okullarından uzak kalan öğrencilerimiz açısından eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması adına, bölgedeki öğrencilere tablet ve internet hizmeti sağlanarak uzaktan eğitim portallarından ücretsiz yararlandırılmaları, eğitimlerinden uzak kaldıkları dönem için telafi fırsatı yakalamalarına yardımcı olacaktır. Bölgede özellikle çocuklara yönelik sinema, sosyal ve kültürel gezi, tiyatro, festival gibi sosyal faaliyetler yürütülerek yaşanan travmanın hızlı atlatılması ve yaraların sarılması sağlanabilir.

Tüm bunların yanı sıra, içme suyu sıkıntısı yaşanan kesimlerde su kuyuları açılarak içme suyu temininin sağlanması, bölgede ikamet eden kanser ve böbrek hastalarının tedavisinde oluşan yoğunluğu azaltmak adına sahra/prefabrik kanser tedavi ve diyaliz üniteleri kurulması gibi yardımların bölgemize fayda sağlayacağı kanaatindeyim.

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up