LOJİSTİKYÖN VEREN LİDERLER

Rekabette çeviklik, dijitalleşme ve otomasyonla gelecek

0

UTİKAD Genel Başkanı Ayşem Ulusoy, “Geleceğin lojistik anlayışını temel teknolojilerle uyumlu, farklı disiplinlerle yetişmiş insan gücünü bünyemize katarak yaratacağız.” dedi.

1972 yılında İstanbul’da doğan Ayşem Ulusoy, 1995 yılında Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu ve aynı yıl Türksped Uluslararası Nakliyat Tic. A.Ş. firmasında Kombine Taşımacılık departmanında iş hayatına başladı. 2002 yılından beri aile şirketleri olan ATC Grup Uluslararası Nakliyat ve Ticaret Limited Şirketi’nde Genel Müdürlük görevi yapan Ulusoy, 2021 Eylül ayı itibarıyla UTİKAD Genel Başkanlığı görevini devraldı.

1986 yılında kurulan Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) ise Türk taşımacılık ve lojistik sektörünün en geniş kapsamlı sivil toplum kuruluşu. Türkiye’de ve uluslararası alanda kara, hava, deniz, demiryolu ve kombine taşımacılığın yanı sıra liman işletmeciliği, antrepo ve depo hizmetleri, hızlı kargo ve paket taşımacılığı, gümrük müşavirliği faaliyetlerinde bulunan ve lojistik hizmet üreten firmaları aynı çatı altında toplayan dernek, Türk lojistik sektörünün sesi olarak sektörü ve üyelerini yurt içi ve dışında pek çok platformda temsil ediyor. 

UTİKAD, sektörün ve üyelerinin uluslararası standartlarda ve sürdürülebilir gelişimine katkı sağlamaya yönelik çalışmalarının yanı sıra, Türkiye’de lojistik kültürün yerleşmesi ve gelişimi için eğitim faaliyetleri de yürüterek sektöre önemli katkılar sunuyor. “Belirtmek isterim ki bu denli önemli işler yapan ve uzun yıllardır sektörümüzü temsil eden UTİKAD’ın başkanlık görevini devralmak ve Yönetim Kurulu Üyesi, İcra Kurulu üyesi arkadaşlarımla omuz omuza çalışmak benim açımdan son derece mutluluk verici.” ifadeleriyle sözlerine başlayan Ayşem Ulusoy ile lojistik sektörünü tüm katmanlarıyla masaya yatırdık…

Pandemi hangi ulaştırma yollarını öne çıkardı, hangilerini geri plana attı? Yaşanan bu değişimler sizce kalıcı mı yoksa koşullara göre geçici bir hareketlenme mi?
Pandemi döneminde özellikle havayolu, karayolu ve denizyolunda operasyonel sıkıntılar yaşandı. Taşıma modlarına göre bakacak olursak havayolunda kargo uçaklarına olan talebin arttığını, denizyolunda konteynerlerin belirli bölgelerde birikmesi ve diğer bölgelerdeki talepleri karşılayamaması gibi sebeplerle navlunların arttığını, karayolunda yük sayısı ve iş hacimlerinde artışların olduğunu, demiryolunun ise pandeminin kurtarıcı taşıma modu olduğunu söyleyebiliriz.   

Dünyada pandemi ile yaşanan değişimin geçici bir değişim olduğunu düşünmemekle birlikte ‘yeni normal’ kavramının lojistik sektörü için de geçerli olduğunu kabul etmeliyiz. Yeni normal ile kastettiğimiz ise gelişen teknolojinin sektörümüzün tüm alanlarına sirayet ederek daha sürdürülebilir, daha hızlı taşıma modlarını ön plana çıkması olarak tanımlayabiliriz. Bu nedenle, pandemi döneminde önemi anlaşılan demiryolu modu aynı zamanda daha çevreci bir ulaşım modu olmasının da etkisiyle önümüzdeki dönemlerde altyapı yatırımlarında önemli pay alacaktır.

Türkiye’nin e-ihracat girişimlerinin başarısı, kuşkusuz etkin bir lojistik yönetimine de bağlı. Sektörün bu konuda nasıl bir hazırlık sürecine girmesi gerekiyor? Hizmet alıcılarının beklentileri neler
E-ticaret, yeni iş modellerinin ortaya çıkmasına ve yeni teknolojilerle daha inovatif uygulamaların süreçlere dahil edilmesini destekleyen bir ekosistem. Gelişen dijital süreçler iş gücü optimizasyonu sağlayabilmekte ve işletmelerin üretkenliğini artırabilmektedir. Dolayısıyla e-ticaret, işini yurt içi ve küresel pazarlarda büyütmek isteyen tüm işletmeler için büyük fırsatlar sunmaktadır. Geleneksel lojistik sektöründe mikro dağıtım gibi çeviklik ve teknoloji odaklı yeni modellerin gelişmesine ön ayak olurken hizmet alıcının hız ve ürün takibi gibi taleplerini karşılamaya olanak sağlıyor. 

Sektörümüzün hazırlıklı olması gereken süreçlere gelirsek kesinlikle teknoloji yatırımları olmazsa olmazlar arasında. Türkiye’de ise lojistik sektörünün teknoloji kullanımı artmaya devam ediyor. Ancak sektörün genel görünümüne bakıldığında büyük ölçekli firmaların bu tür yatırımlara daha fazla ağırlık verdikleri görülüyor. Küçük ölçekli firmalarda ise teknolojik yatırımlar sınırlı düzeyde yapılıyor. Önümüzdeki dönemde lojistik ve taşımacılık süreçlerinde dijitalleşme ve otomasyon uygulamalarını geliştiren kurumların rekabet ortamında daha da güçlenmesi beklenebilir.  

Bunlardan biri, e-ihracatı hızlandırmak ve yurt dışındaki gümrükleme sürecini kolaylaştırmak adına Türkiye’deki firmaların yaygın olarak kullandıkları gümrük programları ile yurt dışındaki firmaların yaygın olarak kullandıkları gümrük programlarının entegrasyonu sağlanmalıdır. Ya da bu programlara entegre olmuş gümrükleme yazılımları ile entegrasyon kurulmalıdır. Bir diğeri ise karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu gibi ulaştırma türleri arasında entegrasyon, bu alanda yapılacak yatırımlar sayesinde de lojistik hacmimizin artması sağlanmalıdır.

Dijitalleşmenin sektöre etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Lojistik firmalarının teknoloji gündemi nasıl?
Dijitalleşmenin sektörümüze etkilerini değerlendiren uzmanlar, gelecek beş yıla dikkat çekiyor. Lojistik endüstrisinde, dijitalleşmenin muazzam bir artış göstereceğinin altını çizen uzmanlar, Şeffaflık Piyasası Araştırma Raporu ile uyumlu olarak veri paylaştı. Yayımlanan rapora göre uzmanlar, lojistik pazarında dünya çapındaki dijital dönüşüm harcamalarının, 2018-2026 döneminde yüzde 10,7 oranında artış göstermesini öngörüyor. Dijital dönüşüm ile sektörümüz daha verimli, daha hızlı, daha güvenilir ve düşük maliyetli bir yapı kazanacaktır. Aşağıda belirttiğimiz teknolojik gelişmelerin tümü sektörümüzün gündeminde olmakla birlikte bir kısmı lojistik sektöründe faaliyet gösteren firmalar tarafından kullanılmaktadır.

E-AWB
Elektronik Hava Konşimentosu (e-AWB), endüstrinin dijitalleşmesine yönelik çok büyük bir adım. Kargoyu göndericiden teslimata kadar takip eden geçerli kâğıt, Hava Konşimentosu’nun standartlaştırılmış dijital versiyonudur. E-AWB şeffaflığı ve güvenliği artırıyor. Maliyetleri ve gecikmeleri azaltıyor. Bununla beraber kargo verilerinin izlenmesi ve işlenmesindeki verimliliği büyük ölçüde artırıyor.

AI VE MAKİNE ÖĞRENİMİ
Lojistikte yapay zekanın ve makine öğreniminin potansiyeli, iş yapış süreçlerinin tamamını etkiliyor. Tedarik zinciri halkalarının tamamını oluşturan süreçleri etkileyen AI ve makine kullanımı sayesinde yapılandırılmış ve yapılandırılmamış verilerin tamamını raporluyor, analiz ediyor ve iç görüler üreterek lojistik firmalarındaki dönüşümü avantaja çeviriyor.

BULUT LOJİSTİĞİ
Veriler, lojistik firmalarının bulut tabanlı teknolojilere geçtikçe lojistik BT hizmetlerinin çok yönlüleştirdiğini, şirketlerin isteğe bağlı ve kullanım başına ödeme modeline yöneldiğini gösteriyor. Shipwire ve Freight gibi hizmetler ise tedarikten faturalandırmaya kadar tüm lojistik sektörünün her alanını kapsıyor. Gerçek zamanlı bulut tabanlı nakliye yönetim sistemleri sağlayarak tüm süreci KOBİ’ler için daha kolay ve daha ucuz hale getiriyor. 

NESNELERİN İNTERNETİ (IoT)
Ulaşım ve lojistik sektöründeki şirketlerin IoT teknolojileri konusunda farklı hedefleri olabiliyor. Güçlü oldukları noktalara ve stratejik odaklarına bağlı olarak gerek duydukları çözümlerin kapsamı çeşitlilik gösteriyor. IoT uygulamalarından elde edilecek potansiyel faydalar da artıyor. 

BLOK ZİNCİRİ
Blok zinciri teknolojisi, zincir içindeki her üyeye bir öğenin gezintisi ile ilgili zorunlu verilerin anahtarlarını vererek bilgiyi merkeziyetsizleştiriyor. Ticaret ekosistemindeki tüm tarafları birbirine bağlayabilen blok zinciri teknolojisi belgeleri dijitalleştirip standart hâle getirerek ilgili paydaşlar arasında eş zamanlı paylaşılmasına olanak tanıyor. Süreci hızlandıran, kâğıt bürokrasisini ortadan kaldıran, daha güvenli, daha şeffaf, daha verimli ve teknolojik bir ticarete kapı aralayan bu sistem için Türkiye de düğmeye basıyor.

OTONOM ARAÇLARLA DOĞRU ZAMANDA DOĞRU MEKANA TESLİMAT
Otonom forkliftler, günümüzün depolarında, hava terminallerinde, limanlarda ve diğer zincir alanlarda görünür hale geldi. Uzmanlar, yakında yollarda otonom kamyonlar göreceğimizi, otonom forkliftler tarafından yüklerin boşaltılarak otomatik konveyör bantları ve robotik kollarla depolara konacağını belirtiyor.

GELECEĞİN DEPOLAMA SİSTEMLERİ
Günümüzde depolama sistemlerinde yüz tanıma, sesli ve ışıklı yönlendirme sistemleri halihazırda kullanılırken ilerleyen süreçte kullanım hacimlerinde artış beklenmektedir. İnsan-makine etkileşiminin sağlandığı bu depolarda otomatik olarak yönlendirilen stoklama araçları, akıllı stoklama sistemleri, akıllı raflar, kendi rotalarını belirleyen sistemlerin kullanımı her geçen gün artarken depolama faaliyetlerinde verimlilik ve etkinlik sağlanmaktadır. Lojistik sektörünün bir diğer önemli süreci olan taşıma sistemlerinde ise GPS teknolojisi yardımıyla talep yönetimi, dağıtım merkezi ve depolar arasında yüksek etkileşim sağlanarak işletmeler araçlarını rahatlıkla takip ederken nakliye hareketlerini izlerken gönderiler hakkında sağlıklı bilgi edinebilecek. 

Yazılım şirketlerinin geliştirdiği yeni yazılımlarla tedarik zinciri ve elleçleme süreçlerinin daha hızlı ve az maliyetli olacağı beklenmektedir. Depolama evresinde ürünleri yerleştiren, izleyen ve taşıyan robotlar bir insanın taşıyamayacağı kadar büyük paketleri kolaylıkla taşımalarıyla iş kolaylaştırıcı bir vasfa sahip olmaktadır. Böylece insan gücü, zaman alıcı fiziksel hareket gerektiren işlerde kullanılmamaktadır. Lojistik sektörüne yönelik yazılım ve robot üreten şirketler, derin öğrenme algoritmalarıyla mal tanımlama, analiz etme, sayma, seçme gibi süreçleri robotların yapabileceği hale getirmiştir. Yazılımlar sayesinde, bir robot çok kısa sürelerde ürünü tanımlamakta ve ürünün götürülmesi gereken yere ulaştırılmasını sağlamaktadır.

“Fit for 55” planı ile lojistik sektöründe nasıl bir hareketlenme oldu? Lojistik şirketleri bu planı uygularken yeni nesil teknolojilerden yararlanıyor mu, nasıl?
2021 yılında başta lojistik sektörünü etkileyecek uluslararası önemli regülasyonlar açıklandı. Bunlardan bir tanesi Avrupa Komisyonu tarafından 2021 Temmuz ayında açıklanan “Fit for 55” oldu. Bu paket ile sınırda karbon düzenlemesi, yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, düşük emisyonlu ulaşım modlarının ve bunları destekleyecek altyapıların kullanıma sunulması ön plana çıktı. Paket kapsamında Avrupa Birliği’ne yapılacak ihracata ilave vergi yükümlülüğü getirilmesini öngören yasal düzenlemelerden bir başkası da Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) oldu. Tüm bu regülasyonların sektörümüzde yaratacağı değişimi yakından takip etmemiz ve ihracatımızda yaratacağı etkilere hazırlıklı olmak için bir hareket planı yaratmamız gerektiği çok açıktır. 

Sektörümüzün bu hedeflere ulaşması için kamunun destek, teşvik ve yatırımlarla yol haritasını belirlemesi ve topyekûn bir hareketin her alanda hayata geçirilmesi gerekiyor. Şirketler özelinde atılan adımlara değinmek gerekirse; araç dönüşümlerine yapılan yatırımlar başta olmak üzere dijitalleşmeye uyum sağlayacak nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi, alternatif yakıtlar ve çevre dostu binalarla daha az atık üretmek üzere geri dönüşüm bilincinin yaratılması atılan adımlar arasında sayılabilir.

Ulaştırma modları açısından değerlendirirsek ki bunların büyük kısmı kamu yatırımları ile sağlanan gelişmeler olarak öne çıkmakta. Bunları havayolu, karayolu, demiryolu ve denizyolu başlıklarında değerlendirmek mümkün. Karayolu taşımacılığında atılan adımlar arasında AB’nin, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında açıkladığı Sürdürülebilir ve Akıllı Ulaşım Stratejisi’ne (AUS) uyum sağlanmasına yönelik Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hazırlanan 2020-2023 Eylem Planı yer almakta. Bu doğrultuda her yıl stratejinin farklı paydaşlar tarafından değerlendirildiği AUS Zirvesi gerçekleştiriliyor. 9 Mart 2022 tarihinde 3. Uluslararası Ulaşım Sistemleri Stratejisi (AUS) Zirvesi’nde UTİKAD’ı temsilen konuşmacı olarak yer aldım ve “Akıllı Lojistik ve Denizyolu / Havayolu Uygulamaları” konularındaki sunumumuzla derneğimizin vizyonundan ve sektörümüzdeki uygulamalara yönelik çalışmalardan bahsetme fırsatı yakaladım. Akıllı Ulaşım Sistemleri, ulaşımda dijitalleşmeyi yaratacak ve sürdürülebilir kaynaklara yönelmeyi sağlayacak bilgi teknolojilerinin sektörümüze kazandırılması açısından önem arz etmektedir.

Denizcilik sektöründeki çalışmalar açısından ise en önemlisi sanırım Yeşil Liman uygulamaları. Bu uygulamanın geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar kapsamında, Yeşil Liman sertifika programına yönelik ulusal mevzuatın yayımlanması ile hem çevre dostu, iş sağlığı ve güvenliğine önem veren, sürdürülebilir hem de rekabetçi liman tesisleri oluşturulması amaçlanıyor. Denizcilik sektöründen kaynaklanan zararlı emisyonların azaltılması ve yeşil denizciliğin desteklenmesine yönelik çalışmalar kapsamında; düşük emisyonlu alternatif yakıtlar ile çalışacak yeni gemilerin inşası veya mevcut gemilerin bu şekilde dönüşümü, liman tesislerinde liman elektriği “coldironing” ile ilgili altyapı kurulması gibi gemilerimizde ve limanlarımızda çevre dostu, sürdürülebilir ve güvenli taşımacılık için kullanılacak yenilikçi teknolojilere finansal destek mekanizmasının oluşturulması gündemde yer almakta.

Sürdürülebilir taşımacılığın önemli ayaklarından intermodal taşıma ise taşıma sistemlerinin daha etkin kullanımını sağlayan türler arasındaki tamamlayıcılık ve entegrasyon düzeyinin kaliteli bir göstergesi. Daha az yakıt ve daha az maliyet hedefiyle Intermodal taşımacılık önümüzdeki süreçlerde daha da önem kazanacak. Yapılan demiryolu yatırımları ve altyapı uyumları, lojistik üslerin deniz ve demiryollarına bağlantılarının tamamlanması sayesinde Türkiye’nin hem bölgesel konjonktürüne hizmet edecek hem de sürdürülebilirlik konusunda önemli mesafeler kat etmiş olacağız. 

Sanal dünyalara her geçen gün daha da yaklaşırken, sektörün dönüşeceği forma dair öngörüleriniz neler?
Gelecekte nasıl bir lojistik sektörüyle karşı karşıya kalacağımıza yönelik öngörüde bulunurken kaçınılmaz olarak 2011 yılından itibaren sıkça duyduğumuz Endüstri 4.0 kavramından ve getirdiği yeniliklerden bahsetmemiz gerekecek. Endüstri 4.0 siber ve fiziksel sistemlerle uyumlu, dinamik veri işlemeye dayalı yeni üretim modelleri yaratırken; insan faktörünü minimuma indiren otonom robotlar ve drone’ların kullanımı, büyük verilerin toplanması ve analizi, simülasyonlar, nesnelerin interneti, yapay zeka, artırılmış gerçeklik uygulamaları gibi teknik gelişmeleri kapsamaktadır. 

Bu teknolojilerin lojistik alanına ne gibi yenilikler getireceği tartışılırken, Lojistik 4.0 bir diğer tanımla akıllı ürünlerle akıllı hizmetleri kapsayan, merkezinde teknolojik yaklaşımların olduğu “Akıllı Lojistik” konsepti halihazırda geliştirilmeye başlandı. Akıllı lojistik kapsamında yer alan bazı teknolojik yeniliklerden söz ederken depo yönetimi ve taşıma yönetim sistemleri son derece hayati bir noktada yer almaktadır.

Teknolojinin bu müthiş gelişmelerine adapte olunmasıyla sektörün gelişimine katkısı tartışmasız büyük olacaktır. Geleceğin lojistik uygulamaları dijitalleşme ile sektörümüzün bilişim, mühendislik gibi disiplinlerden de eleman ihtiyacı olduğunu öngörmekteyiz. Bu noktada üniversitelerin kariyer odaklı birimleriyle daha yakın ilişkiler kurulmasının hayati önem taşıdığı da tartışmasız bir gerçektir. Kesin olan şudur ki; geleceğin lojistik anlayışını temel teknolojilerle uyumlu, farklı disiplinlerle yetişmiş insan gücünü bünyemize katarak yaratacağız.

Dernek olarak, yakın zaman içerisinde gerçekleştireceğiniz çalışmalarınız neler?
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) olarak, 2019 yılında yayınladığımız “Türkiye’de E-Ticaret ve E-İhracat Gelişim Potansiyeli ve Lojistik Süreçler” raporunun ardından e-ticaret sektöründeki durumun güncel veriler ile aktarıldığı “B2C E-Ticaretin Kolaylaştırılmasına ve Hacminin Artmasına Yönelik İyileştirici Öneriler” raporunu yayınladık.  Dünyada ve Türkiye’de e-ticaretin güncel durumunun ve e-ticarette yaşanan son gelişmelerin yer aldığı raporda sektörün karşı karşıya kaldığı sorunlar ile alakalı sektör temsilcilerinden çeşitli görüşler alındı. Alınan bu görüşler doğrultusunda çözüm önerileri geliştirildi. Yine bu süreçte ulusal/uluslararası alanda e-ticaret ile ilgili raporlar ve istatistikler tarandı ve güncel gelişmeler takip edildi.  

Ayrıca UTİKAD olarak uzun bir dönemdir dijitalleşmenin önemini hem dernek çalışmalarımızda önceliyor hem de bu bilgileri üyelerimizle paylaşıyoruz. Pandeminin de etkileriyle sektörümüzdeki dijitalleşmenin hızlandığını da belirtmek isterim. Bu noktada İnovasyon ve E-Ticaret Odak Grubumuzun gerçekleştirdiği çalışmaları Üniversiteler Odak Grubumuz ve Kadın Odak Gruplarımız ile de destekliyoruz. Lojistiğin referans noktası olarak UTİKAD, bu yöndeki çalışmalarını önümüzdeki dönemlerde de hız kesmeden sürdürecektir. 

Comments

Comments are closed.

Login/Sign up